Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Metin Cengiz etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Son Bir Günün Şiiri

- oğluma- Saat: karadağın üstünden karlı bir rüzgâr Hovardaca serperken hüznüne sığınmış kalenin onurunu Kelebek lambalarımızı karanlıktan saklayan Suratına pencerelerimizin, sen çıplaktın oğlum Belki bir gün dönümüydü, belki bir sevda türküsüydü uzunca Yarıda kesilmiş, kulaklarımda hâlâ çınlayan tınısıyla Belki bir kadındı ya da anandı ağlayan- Ah! bütün öyküler yeşil aktı ellerinde, o saat zaptiyaların -Neden kırmızı deme, yeşil damlar bir halıya sözcükler- Sonra ayaklarımı götürdüler, ellerimi, adımı, Oysa kör karanlıklarda da taşıdım Ardımızda bıraktığım yıldızların tadını Zaman: gece menekşeler takmıştı saçına Cam kırıkları gibi parlıyordu yıldızlar, Bir yanımda şehir, ekşi ve terli sokaklarıyla diğer yanımda buzlu dağlar yalamış kura Bir çığlığın arkasından koşarcasına Ya da kanat izleri düşmüştü belki kıvrımlarına suyun Ben bir şiirin son dizelerini ısırırken dişlerimin arasında Bir çiçeğin sapını çevirircesine dilimle Sen boynu bükük bir sözcük gibi sapl...

Çöl

Ben bir imge yolcusuyum İkizinii arıyorum yollarda Beni herkes kanlı gömleğimden tanır Tarlalar bağlar ürünle dolu Sular akıyor yeşillikler içinde Kızlar yıldızlar gibi gökte Bu görüntü ormanı öyle derin Dostlar çevirmiş yanımı yöremi Soframızda yemekler meyveler Ne güzel gümüş bir kahkaha Ama ölü sesler inliyor kulağımda Herkesin ikizi ölü beniınki uzakta Arada bir ateşte yakıyorlar beni Lanetleyip atıyorlar şehirlerden Söz dileniyorum açlığımı gidermek için Tam tutacakken bitiyor büyü Sıcak kavuruyor soğuk yakıyor Tutup kendimi boğuyorum ikizim yerine Bütün taşları yerli yerine koyuyorum Önümde uzanıyor bitimsiz bir çöl İnsanlar kafatasları gibi yolda Güneşin içinden su içtiği Ben imgemi buluyorum sonunda İçimizde uzayıp giden yolmuş çöl Ve her görüntü bir vaha Metin Cengiz

insan yürüdüğü yola benziyor

İnsan yürüdüğü yola benziyor, günlük defteri oluyor gözleri. Okunuyor, nasıl bir yağmur yağmış hayatına ve nasıl bir kar. Örneğin, bir düş yüzünden hapiste yatmışsanız eğer, yılların ördüğü oya gibi bir iz utangaç bir tavırla içinizi beziyor ve kamçı izleri gibi esaret günleriniz yüzünüze vuruyor. İnsan yürüdüğü yola benziyor. Eğer yüreğiniz aşk tınılıysa, aşk kokuyor üstünüz başınız. Metin Cengiz

İmge

'Aşk bıçak gibidir, dedi, alışılmış biçim verir insana yosunlu büyülerle Bazen etinde dağlanır insanın söz sarsılmış, saralı gövde gibi altın külçe nasıl durursa asitte öyle iner eski zaman türküsüne İşte göksel giz, çözülemeyen sürükler bizi peşinden saf gücüyle' Ses, taş ve suyun soluğuydu, ıssız koyları dolaştı durdu, fışkırıp gövdemde akkor bir nü gösterdi duvara asılı bir gül... kokusu tünellerden tünellerle gelen yazla baygın ırmaklardan göllerden 'Aşkın iki ağzı dört gözü yoktur ama sarışı bir sarışı var ki saf isyan sözcüklerle haykırır kendini kendine' Tam böyle dedi işte, çıkıp yüreğimden elyazılarına benzeyen kırlangıç sürüleriyle Metin Cengiz

Zehirinde Açan Zambak

………………….. Sevgili eşim Münevver’e I Anason Kokusu Sarı, sessiz günlerdir Mağrur ve soylu: Nişanlı bir kız gibidir şimdi yaz Şimdi yağmur yağsın beklenir Çocukluk resimlerine bakılır gibi Renklere ad verilir durgun denize bakılarak Garip bir intihar gibi arada bir hatırlanan Kan göğü götürür yüreklerde Ve gülümseyerek deler geceyi Kendi zehirinde açan zambak Şimdi sarhoşuz, mızıka çalıyoruz Dudağımızda bulanık söylence izleri: -Hem duası hem ihaneti zamanın- Ne yazılır böyle vakitlerde insana dair Bir orman karanlığına benziyorsa hüznü Haydi sevişelim, sevişmek biraz devrimci, biraz tutucu Bu temmuzun ilk günleri, hain, hınzır Denir ki insanın kendisidir yollara savrulan kar -Sevgili, o ince yollarda yaz Bir anason kokusudur beyaz II Varoşlarda An gelir şarkılaşır su Sisler arasından çıkıp gelen kuğu Rüzgârlı bir ovaya dönüştüğünde Adsız yönlerde bıraktığı iz Dinle, bu esriklik sevinciyle Sonsuzu sonsuz yapan biziz Bu bizdeki renk, bizdeki titre...