Ana içeriğe atla

Kayıtlar

William BUTLER YEATS etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Bir İçki Şarkısı

Ağzımızdan dökeriz kadehi Aşk ise girer gözlerimizden; Yaşamın bilinecek gerçeği Yalnız bu, yaşlanmadan, ölmeden. Ağzıma götürüyorum kadehi, Sana bakıp iç çekiyorum ben. William Butler Yeats Çeviri: Osman Tuğlu

Kahverengi Peni

FISILDADIM ‘Çok gencim, ‘diye Sonra da, ‘Yaşlıyım’ diye, ‘oldukça’; Aşk olasılığım var mı bilmek için Bir Peni fırlattım havaya. ‘Git ve sev, git ve sev, genç adam, Eğer gençse ve güzelse kadın.’ Ah Peni, ah kahverengi Peni, Düğümlendim düğümüne saçının. Çetrefil bir şeydir ah aşk, Yoktur içindekileri bilecek kadar Yeterli bilgelikte kimse, Ta ki uzağa gidinceye yıldızlar Karanlık yüzü ayı yiyinceye dek Aşkı tefekkür edeceklerinden. Ah Peni, kahverengi Peni, Başlayamaz kişi aşka pek erken. William Butler Yeats Çeviri: Osman Tuğlu

Ephemera

“ Bir kez olsun gözlerimden yorulmayan gözlerin Hüzünle eğiliyor artık sarkmış göz kapaklarının altında, Sevgimizin solmasından” “Tükeniyor olsa da sevgimiz gel bir kez daha duralım gölün o ıssız kıyısında uykuya daldığında tutku; o çaresiz yorgun çocuk, o soylu saatte beraberce. Ne kadar uzakta görünüyor yıldızlar Ve ilk öpüşmemiz ne kadar uzak Ve ah, yüreğim ne kadar yaşlı” Dalgın gezindiler kuru yapraklar boyunca Usulca dokunarak kadının ellerine: “ Tutku, çok yıprattı yüreklerimizi.” Ağaçlar çevreledi onları ve sarı yapraklar dökülmüştü karanlığa solgun ağanlar gibi ve o an yaşlı ve aksak bir tavşan sıçradı patikaya, Sonbahar üzerindeydi adamın: ve bir kez daha durdular gölün o ıssız kıyısında. Ölü yaprakları sürüklediğini görmüştü kadının Döndüğünde Sessizce topladığını onları, gözleri Göğüsleri ve saçları gibi nemli. “Ah hüznü bırak Yorgunuz bizi bekleyen başka aşklar için, Sevmek ve nefret etmek için kaygısız saatler boyu Ölümsüzlük uzanır önümüz...

sirk hayvanlarının kaçışı

i bir konu bulmaya çalıştım, boşu boşuna bir konu, beş altı hafta boyunca her gün durmadan. belki de kırgın bir ihtiyar olduğum için artık olanla yetinmeliydi kalbim; gel gör ki, kış demeden, yaz demeden, yaşlanıncaya değin gösteriyi sürdürmüştü sirkteki hayvanlarım, sırıkla yürüyen cambazlar, o yaldızlı araba, aslanla kadın, tanrı bilir başka neler. ii ne yapabilirim bu eski konuları sıralamaktan başka? önce o üç büyülü adaya, simgesel düşler peşinde burnundan sürüklenen denizci oisin'in o boşuna sevinci, boşuna savaşması, boşuna dinlenmesi kırgın bir kalbin konuları bunlar ya da bence öyle, eski şarkılara süs ya da saray oyunlarına; ama neden bendeki bu kaygı, onu kışkırtan ben, ben ki, onun masalsı nişanlısının peşine düşmüşken? derken tam tersi bir gerçek çıktı ortaya, prenses cathleen adını verdim ona; o da merhametle çılgın ruhunu feda etti, neyse ki gökler araya girdi onu kurtarmak için. sandım ki sevdiğim kadın yok edecekti ruhunu, öyle köle etmişti ...

Herşey Ayartabilir Beni

Herşey ayartabilir beni şu şiir uğraşından: Gün olur bir kadının yüzü ya da daha kötüsü Çektiği çile alıklarca yönetilen yurdumun; Şimdi daha kolayı yok Elimin alıştığı bu işten.Gençken Metelik vermezdim türkülere, Sazını çalmaz mıydı ozan? Kılıç kında beklercesine; Razıyım, dileğim yerine gelsin de tek Balıktan daha soğuk, daha dilsiz, daha sağır olmaya. William Butler Yeats Çeviren: Cevat Çapan

Penceremin Yanındaki Sığırcık Yuvası

Arılar yuva yapıyor sıvası dökülen Duvarın çatlaklarında ve oraya Çerçöp ve sinek getiriyor kuşların anaları. Duvarımın sıvaları dökülüyor, bal arıları, Gelin, sığırcığın boş yuvasında kendi yuvanızı yapın. Her yandan kuşatılmışız ve kapılar kilitlenmiş Kararsızlığımızın üstüne, bir yerde Bir adam öldürülüyor, bir ev kundaklanıyor, Ama açıkça anlaşılmıyor olup bitenler: Gelin, sığırcığın boş yuvasında kendi yuvanızı yapın. Taşlardan ya da odunlardan bir barikat, On dört günü geçen bir iç savaş; Dün gece o genç askerin ölüsünü Kanlar içinde yolun ortasına yuvarladılar: Gelin, sığırcığın boş yuvasında kendi yuvanızı yapın. Boş düşlerle beslemişiz kalplerimizi, Kalpler saldırganlaşmış bu yüzden; İçimizdeki kin daha yoğun Duyduğumuz sevgiden; Ey bal arıları Gelin, sığırcığın boş yuvasında kendi yuvanızı yapın. William Butler Yeats Çeviri : Cevat Çapan

İki Yıl Sonra

Kimse söylemedi mi sana o korkusuz, Seven gözlerin daha uyanık olmalı diye? Ya da hatırlatmadı mı kimse nasıl umarsız Olduklarını yanarken pervanelerin? Ben uyarabilirdim seni; ama gençsin sen Ve başka başka diller konuşuyoruz ikimiz. Ah, ne verilse almaya hazırsın sen Ve bütün dünya dost senin gözünde. Annen gibi sen de çekeceksin, Sen de öyle incineceksin sonunda. Ama ben yaşlıyım, sen gençsin Ve barbarca bir dille konuşuyorum ben. William Butler Yeats Çeviri: Cevat Capan

Yıllar Değerini Artırır İnsanların

Düşlerle yıpranmışım ben; Havanın aşındırdığı mermer Bir salyangoz kabuğu derelerde; Ve bütün gün sabahtan akşama Gözlerim bu kadının güzelliğine takılı Sanki bir kitap açıp Orada resmini bulmuşum Bakanların gözlerine şölen Ya da dinlemesini bilen kulaklar Duyduğu için sevinen ve bilgeliğe Aldırmayan bir güzelin; Oysa oysa, Bir düş mü bu benim gördüğüm, yoksa gerçek mi? Ah keşke karşılaşsaydık Gençliğimin ateşi sönmeden! Oysa düşler içinde kocuyorum ben, Havanın aşındırdığı mermer Bir salyangoz kabuğu derelerde. William Butler Yeats Çeviri : Cevat Çapan

Coole’un Yaban Kuğuları

Ağaçlar güz güzellliğinde, Korunun yolları kuru, Ekim’in alacakaranlığında Duru bir göğü yansıtıyor sular; Taşların üzerinden akan sularda Elli dokuz kuğu. Bu geçirdiğim on dokuzuncu güz Hesabını tuttuğumdan bu yana; Daha saymayı bitirmeden, baktım, Birden havalanıyorlar Ve döne döne dağılıyorlar Gürültülü kanatlarıyla. Öyle baktım da o parlak yaratıklara Şimdi yüreğim yaralı. Her şey değişmiş alacakaranlıkta Duyduğumdan beri, ilk kez bu kıyıda, Kösnüyle çırparken kanatlarını başımın üstünde, Daha yumuşaktı uçuşları. Hâlâ bıkmadan sevgililer birer birer Ya soğuk dost derelerde yüzüyor, Ya da havalanıyorlar; Gönülleri yaşlanmamış; Tutku ya da elde etme isteği, Nereye giderlerse gitsinler, hâlâ yüreklerinde. Hâlâ yüzüyorlar işte durgun sularda, Gizem içinde, güzel; Kim bilir hangi sazlıkta Yapacaklar yuvalarını, hangi gölün Kıyısında ya da havuzda, güzelliklerini sunacaklar Uyanıp onların gittiğini anladığımda? W.B.Yeats Çeviri : Cevat Çapan

Yaşlandığın Zaman

Bir gün senelerden sonra bir gün, dalgın uykulu Ateşin başında düşünürken; ara bu kitabı bul Akıp giden zamanı düşünerek anılara dal Gözlerini yum, gözlerini, gölgeli ve duygulu Kaç kişi gerçek yalan ‘seviyorum’ dedi gitti? Kaç kişi değerini tam bilerek seni gönlüne sardı? Düşün ki seni candan seven birisi vardı, Hüznünü, nazını, gizini sevdi Sen de soracaksın kendine benim sorduğum gibi, Sesler gölgeler yollar, söyleyin diyeceksin; - O sevgi, ah o değeri bilinmeyen bitimsiz hazine, Nasıl da geçip gitti? Yitip gitti Ne zaman? William BUTLER YEATS

Kimbilir Kaç Kişi Sevdi Seni

Yaşlanıp saçların ağardığında, uyuklarken Ocağın başında, eline al bu kitabı Ve oku yavaş yavaş düşleyerek bir zamanki Yumuşak bakışlarını ve gölgelerinin tatlılığını. Kaç kişi senin o mutlu inceliğini sevmişti, Kaç kişi güzelliğini, yalan ya da doğru. Ama bir kişi senin o gezgin ruhunu Ve değişen yüzünün hüznünü sevdi. Şimdi eğil de korlaşmış kütüklere, Mırıldan biraz üzgün bir sesle, aşk nasıl alıp başını dağlara gitti Ve gizledi yüzünü sayısız yıldızlarla diye. William ButlerYeats Çeviri: Cevat Çapan