Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Che Guavera etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Aklımdaki Che

HASSAS KALP VE TİTİZ AHLÂKİ DEĞER Che, Kübalı devrimciler arasında her tür imtiyazdan sakınan birisi olarak tanınıyordu. Kendisine özel karne uygulamalarını, nispeten gösterişli evleri ya da diğer lüks tüketim malzemelerini ahlâki değerleri dolayısıyla reddeden bir örnek olduğunu daha önce belirtmiştim. Karısının ya da çocuklarının bu gibi ayrıcalıkları karşılayabilecek güçleri olsa dahi kabul etmezdi. Bunların hepsi, sadece konuşup durmayan aynı zamanda yapan da birisi olma konusundaki tutarlılığının, onu böylesine saygı uyandıran bir figür yapan tutarlılığının da parçalarıydı. Yazışmalarında, eşi Aleida March da, Che’nin kendisi de onun bir yurtdışı seyahatinden satın almak için söz verdiği bir yüzükten söz ediyorlar. March anılarında, Che’nin bir mektubunda ülkenin yaşamakta olduğu sıkıntılar hâlâ ortadayken böylesine pahalı bir hediyeye para harcama konusu nda kendisini bir türlü ikna edemediğini ve bu yüzden üzgün olduğunu yazdığını anlatıyor. Titizdi ve hiç şüphesiz aynen o...

Tomas'la Vedalaşma

Sanadır, kuşatılmış arkadaşım, ak dağların berrak sularına, batık gemi düşünün seni bağladığı yere gider ayrılık şarkım. Uyandım bugün yelkenlerimde kanatlanma arzusuyla, haberleşme mumları tutuyorum duygusuz pusulanın gösterdiği zaman limanına giderken gemi. Dilimi rüzgara veriyorum sözcüklerini gergin gergin tutmak, taze acılarından bir şeyler alıp götürmek için yaşamakta olduğun şaşkınlıkları paylaşmaya. Yastığını yeşerten bahar da yitti gitti. Ayrılışımı kastetmiyorum, artık yol almayan gemin için diyorum. Anlıyorum seni kırık kanatlı kırlangıç, isterdim Kastilya çeşmesine götürmek, başa çıkabileceğin güçle donatmak. Olaylara eğilmiş bir doktor olsam bile onları değitiremiyor, ancak anlayabiliyorum. Bununla birlikte sihirli bir çözümüm var, Bolivya'da bir madende, belki de Şili'de, Peru veya Meksika'da ya da yıkılmış Sonora İmpataratorluğunda, Afrika Brezilya'sının siyahi bir limanında ya da belki de her noktada bir kelime öğrendiğimi san...

Veda Şarkısı

1. Kayalıkta çakılı yelkenli sana bırakıyorum veda şarkımı. 2. Benim uzaklardaki ölümümün kanında tohumlanışı da kayalar devranının altında değişken köklerle. Yalnızlık! geçmişe özlem çiçeği canlı duvarların. Yalnızlık, yeryüzünde adanmış faniliğim. 3. Taşımak istemiştim heybemde yüreğinin gelip geçici tadını, ama kaldı havaya çizilmiş kesin eğrilerle, yadsıma oldu umudumun yiğitliğine. Giderim hatıradan daha uzun yıllar boyu kapalı yalnızlığıyla gezginin, fakat havaya çizilmiş kesin eğri sanki bana döndü ve bir işaret koydu pusula kaderime. Sonu geldiğinde bütün gündelik işlerin yol yapacağım bir geleceğim olmasa, gelmiş olacağım bakışında canlanmaya kaderimin sırıtan parçası olarak. Gideceğim hatıradan daha uzun yollar boyunca zincir halkaları gibi eklenen elvedalarla zamanın akışında. 4. Dimdik hatıra sonunda düşmüş yola, usanmış beni bir geçmişi olmadan izlemekten, unutulmuş yol kıyısındaki bir ağaçta. Uzaklara gideceğim, hatıra parçalanarak ölünc...

İhtiyar Maria

Bir ayağın çukurda, ihtiyar Maria, geldim seninle gerçekleri konuşmaya: Bir tesbihin dizili acıları oldu hayatın ne seven bir erkeğin oldu, ne sağlık, ne mal mülk, ancak açlık vardı paylaşılan. Geldim seninle umudundan konuşmaya, kızının nasıl olduğunu bilmeden kuzuladığı o üç ayrı umuttan da. Sarı sabunla perdahlanmış ellerinin arasına al bir çocuğunkini andıran bu erkek elini, sertleşmiş nasırlarını ve kıvrılmış saf parmaklarını doktor ellerimin yumuşak utancında ov. Dinle, emekçi büyükanne, inan gelen insana, göremeyecek olsan da geleceğe inan. Tüm bir hayat boyunca umudunu boşa çıkaran acımasız Tanrıya da dua etme. Yağlıkara okşayışlarının büyümesini görmek için ölümden acımasını isteme; gökler yeşil ve karanlık hüküm sürüyor sende, her şeyden öte kızıl bir intikama sahip olacaksın, şafağı yaşayacaklar torunlarının hepsi, huzur içinde öl yaşlı mücadeleci. Bir ayağın çukurda ihtiyar Maria, o gideceğin günlerden biri otuz kefen tasarımı bakışlarıyla selamlay...