Ana içeriğe atla

Kayıtlar

vahap kaya etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Çuvaldaki Taşlar

“Pek ağır bir çuvalı yüklenip götürürken içinde ne olduğunu anlamak, ona bakmakla, çuvalın ağırlığı eksilmez. Acı tatlı neleriniz var? Bakın ve yüklenip götürmeğe değerse yüklenip götürün. İçinde değerli bir şey yoksa çuvaldaki taşları boşaltın. Kendinizi de bu saçma işten, utanılacak yükten kurtarın. Aklınızı başınıza alın da, çuvalınıza taşları değil, insanlara sunulması gereken değerli şeyleri doldurun.” Cehennem Benim/A. Vahap Kaya

Çile bitmemişti...

Çile bitmemişti. Ortada olan sadece bir sınamaydı. Çile halinin bittiğine dair bütün işaretler dahi bu sınamanın bir parçasıydı. Son anda kalbin taşıdığı güvensizlik, bu sınavın sona ermesini engellemişti ve bunu, en son kararı veren şeyhin ağzından duymak onun kerametinin bir kanıtından başka bir şey olamazdı. Dergâh üyelerinin vardığı sonuç bundan başka bir şekilde izah edilemezdi. Son sınama olan on sekiz günlük hücre çilesine gerek kalmamıştı ve Yusuf’un kendisiyle olan savaşı yeni baştan olmasa da, eksikliklerin tamamlanacağı ana kadar devam edecekti. Taş yığınıyla doldurulmuş kuyuların arasındaki büyükçe bir taşın üstünde hırkasına sarılarak oturan Yusuf, gerilerde bırakılan eski dostluk günlerine dalmıştı. Güneş bir kez daha yeryüzünü aydınlatıp, cisimleri görme özgürlüğünü verdiği sırada o, hafızasında peşi sıra akan olayları durduramamanın sıkıntısını yaşıyordu. En iyi seçebildiği bir tek yüz vardı, ancak onu da bir türlü beynindeki akışın içinde donduramıyordu. Aşkın, d...

Cehennem Benim

Her insanın yaşayabileceği, sıradan bir ayrılık yaşamıyordu. Onun gözünde bu ayrılık, toprağın sudan ayrılması gibi bir şeydi. Nasıl ki toprak sudan ayrılınca çoraklaşıyorsa, ırmaklardan, derelerden ayrı kalan sular sararıp, kokar, bulanır ve kapkara oluyorsa, ateş, ocağından ayrıldığında sönüp kül haline geliyorsa, ruhunun da dostundan ayrı kalması heyecanını yitirmiş, aklı, yayı kırılmış okçu gibi şaşkınlık içinde kıvranıp durmuştu. Ayrılık acısını öylesine çok iyi biliyordu ki, henüz böyle bir durumu yaşamadan önce, hayranlık duyduğu insana; “Dünyada ayrılıktan daha acı bir şey yoktur. Bana ne yaparsan yap, razıyım, şikâyet etmem, fakat beni ayrılığa düşürme,” diye korku içinde seslenmişti. Aradan geçen sürede korktuğu başına gelmiş, ayrılığın acı veren yüzü ile karşı karşıya kalmıştı. Ayrılığın yaşattığı hüzünle yöneldiği varlığın gücü karşısında dökülen gözyaşlarını teninde hissederken, kulluğunu ve yaratanın yüceliği önündeki kulun çaresizliğini tüm benliğiyle h...

Bir İntiharın Önsözleri

En çok da gözlerine hapsolduğum anları düşlüyorum. * Bu tutku aklı yenmeye başladı. Seni kararımın orta yerine koyuyorum. Alınan her soluk, atılan her adım uçuruma doğrudur. Çekici bir haldir yaşanan. * Bu uykunun ölümün yaklaştığına işaret olduğunu biliyordum.Etrafıma bir kez daha baktım.Hareket eden hiçbir canlıyı farketmedim. Ölümle gerçek bir yüzleşme anına doğru ağırlığını artıran uyku ile birlikte giriyordum. * Suskunluğum büyüyen hıçkırıklarla bozuluyor.Dil kullanılmayan bir ses, evin içine hükmediyor. Alışkanlıklarımı, sevdalarımı, acılarımı yok etme isteğiyle öylece göz yaşlarıma bırakıyorum. * Hiçbir varlık yaşamımızı anlamsızlaştırabilecek kadar mükemmel değildir. Bir İntiharın Önsözleri / A.Vahap Kaya