Ölüm düşüncesi yoldaş bana iki duvarı arasında bir yokuş yolun sancılı tırmanan dönemeçleri boyunca. İlkbahar soğuğunda tedirgin renkler; otlar, mor salkım yabancı çalılar kekre; kavruk eller iğne iğne, bir ürperti yağmurluklar, pardesüler içinde. Sancılıdır zaman, sancı verir, zaman ki aydınlık bir kasırgada binbir çiçek katar amansız görüntülere ve herbiri kaybolur bir çırpıda toz ve rüzgarda sorarken sen nedir diye. Yolumuz bildik yerleredir olgular oysa gerçek dışı sürgünü ve ölümü önceler. Nesin sen, ben ne oldum ki dolaşıp dururum bu rüzgarlı uzamda, bir adam, uçuk, silik bir iz peşinde! İnanılmaz seni arıyor olmam, dünyanın şu ya da bu yerinde mucize olurdu tanımamız birbirimizi. Ama öyle bir yaş ki benimki bekler hâlâ ötekinden kendimizde olanı, belki de hiç olmayanı. Yaşama yardımcıdır sevda ve sürmeye, siler ve başlatır. Ve umsa, acı, azap içinde biri, umsa bile uzaktan bir yardım muştusunu aslında kendindedir, bir soluk yeter uyarmaya onu. ...
"Çiçeğin açması da bir tür şiir belki - Bilmiyorum"