Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Karacaoğlan etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Yürü Bire Yalan Dünya

Yürü bire yalan dünya! Sana konan göçer bir gün. İnsan bir ekin misali, Seni eken biçer bir gün. Ağalar içmesi hoştur, O da züğürtlere güçtür. Can kafeste duran kuştur, Elbet uçar gider bir gün. Âşıklar der: Ne olacak? Bu dünya mamur olacak. Osmanlı Halep alacak, Dağı taşa katar bir gün. Yerimi serin bucağa, Suyumu koyun ocağa, Kafamı alın kucağa, Garip anam ağlar bir gün. Yer üstünde yeşil yaprak, Yer altında kefen yırtmak. Yastığımız kara toprak, O da bizi atar bir gün. Bindirirler cansız ata, İndirirler tuta tuta, Dünyadan yol var ahrete, Yelgin gider salın bir gün. Karac'oğlan, naaşıma, Çok işler geldi başıma. Mezarımın baş taşına, Baykuş konar, öter bir gün. Karacaoğlan

Üryan Geldim Gene Üryan Giderim

Üryan geldim gene üryan giderim Ölmemeye elde fermanım mı var Azrail gelmiş de can talep eyler Benim can vermeye dermanım mı var Dirilirler dirilirler gelirler Huzur-i mahşerde divan dururlar Harami var diye korku verirler Benim ipek yüklü kervanım mı var Er isen erliğin meydana getir Kadir Mevlâ'm noksanımı sen yetir Bana derler gam yükünü sen götür Benim yük götürür dermanım mı var Karac'oğlan der ki ismim öğerler Ağı oldu yediğimiz şekerler Güzel sever diye isnad ederler Benim Hakk'dan özge sevdiğim mi var Karacaoğlan

Bir Kız Bana Emmi Dedi

Değirmenden gelirim beygirim yüklü Şu kızı görenin del olur aklı On beş yaşında kırk beş belikli Bir kız bana emmi dedi neyleyim Bizim ilde üzüm olur alc olur Sızılaşır bozkurtları aç olur Bir yiğide emmi demek güç olur Bir kız bana emmi dedi neyleyim Birem birem toplayayım odunu Bilem dedim bilemedim adını Elbistan yanaklı Kürdler kadını Bir kız bana emmi dedi neyleyim Karacoğlan der ki noldum nolayım Akar sularınan bende geleyim Sakal seni makkabınan yolayım Bir kız bana emmi dedi neyleyim Karacaoğlan

Ala Gözlüm Ben Bu İlden Gidersem

Ala gözlüm ben bu ilden gidersem Zülfü perişanım kal melil melil Kerem et aklından çıkarma beni Ağla göz yaşını sil melil melil Yiğit, ey sevdiğim sen seni gözet Karayı bağla da beyazı çöz at Doldur ver bâdeyi, bir dahi uzat Ayrılık şerbetin ver melil melil Elvan çiçeklerden sokma başına Kudret kalemini çekme kaşına Beni unutursan doyma yaşına Gez benim aşkımla yâr melil melil Karac’oğlan der ki, ölüp ölünce Ben de güzel sevdim kendi halimce Varıp gurbet ile vâsıl olunca Dostlardan haberim al melil melil Karacaoğlan

Güzel, Ne Güzel Olmuşsun

Güzel, ne güzel olmuşsun Görülmeyi, görülmeyi Siyah zülfün halkalanmış Örülmeyi örülmeyi Bahçende gülün güllenmiş Şeyda bülbülün dillenmiş Koynunda memen kirlenmiş Emilmeyi emilmeyi Mendilin yudum, arıttım Gülün dalında kuruttum İsmin ne idi unuttum Sorulmayı sorulmayı Seğirttim ardından yettim Eğildim yüzünden öptüm Adın bilirdim unuttum Çağırmayı çağırmayı Benim yârim bana küsmüş Zülfünü gerdana dökmüş Muhabbeti benden kesmiş Sevilmeyi sevilmeyi Çağır Karac'oğlan çağır Taş düştüğü yerde ağır Yiğit sevdiğinden soğur Sarılmayı sarılmayı Karacaoğlan