Sonrası Ayrılık’taki, bugün çoğunu acemice, çocukça bulduğum öyküler bana hep o yılları, o heyecanı, o sıkıntıları hatırlatır. İçlerinden şanslı olan birkaç tanesi Unuttuğum Bütün Akşamlar’da yer aldı. Diğerleri bir daha basılmayacak… Dergilerde beş altı yıldır yazılarım, öykülerim yayımlanıyordu. Elime aldığım her kitap gözümde biraz daha büyüyor, ağırlaşıyor, ruhuma yük oluyordu. Bunlardan birinin kapağında kendi adımı görüp göremeyeceğimin ağırlığıydı bu. Oysa henüz yirmili yaşlarımın başlarındaydım. Şimdiki yaşımdan baktığımda neredeyse çocuk sayılırdım yani. Dosyamı hazırlamaya başlamıştım. Yayınevlerine, yazan çizen insanlara uzak, kendi halinde okuyup yazan bir gençtim. Birileri elimden tutmazsa, önüme düşmezse kendiliğimden bir yayınevinin kapısını çalacak cesarette değildim. Dergilere gönderdiğim öykülerden uzunca bir süre haber gelmeyince akıbetini sormaktan bile çekiniyorken bu cüreti asla gösteremezdim. O günlerde Milli Eğitim Bakanlığı, “Öğretmen Yazarlar Dizisi” üst ...
"Çiçeğin açması da bir tür şiir belki - Bilmiyorum"