Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Rafael Alberti etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Alınyazısız Meleğin Şarkısı

O giden sensin sensin beni taşıyan, beni bırakan o deniz Dalgada ara beni o sonsuz olan sensin: gölgelerin ardında o yanıp sönen rüzgâr. Karda ara beni. O bilinmeyen sensin: kimseyle konuşmayan o kıpırtılı toprak. Rüzgârda ara beni. Rafael Alberti Çev: Ülkü Tamer

Sesim Karada Ölürse

Sesim karada ölürse deniz düzeyine indirin onu, götürüp kıyıya bırakın. Deniz düzeyine indirin onu, beyaz bir savaş gemisinin kaptanı yapın. Ey denizci nişanlarıyla süslenmiş sesim: yüreğin üstünde çapa, çapanın üstünde yıldız, yıldızın üstünde rüzgâr, rüzgârın üstünde yelken! Rafael Alberti Çev: Ülkü Tamer

Sürgünden Şiir

Kimsin sen, uzaklardan çağıran beni korkular içinde, ses çıkarmadan, o ürkek ve sessiz rüzgârlara sessizce adımı ünleyen? Kimsin sen, niye bağırıyorsun, o uzak seslerde ölen nedir; kimsin sen, böyle fısıltılarla derimden ayıran kemiklerimi? Donmuş bir söz tadı var dişlerimde, ölmüş bir korku tadı ölü dilimde, yüreğimde bir vuruşun sessiz tadı var. Soğanın derisi kanda yüzüyor, denizlerde, kurumuş bir gözyaşı denizi... ... beni çağıranlar çoktan gitmişler. Rafael Alberti Çev: Ülkü Tamer

Canlı Doğada Aşk Anıları

Biliyoruz sevgilim, şimdi çevremizi saran şu görünüm uyumuş gibi, ölmüş gibi; ağaçların akıllarında bir şey kalmamış, ve geceler çekip gitmiş unutuluşla, kendilerini güzel kılan, belki de ölümsüz kılan unutuluşla. Ama eski mutluluğumuzu yaşamak için bir yaprağın kıpırtısı bile yeter, doldurmak için bir zamanlar yalnız bizim olan o yeri silinmiş bir yıldızın soluk alması yeter. Boşuna değil yanımda uyanışın, bugün yanımda uyanışın, koruların dayanıklı yüreğiyle korunan çitlenbik çalılarının arasında, gizli böğürtlenlerin arasında. Kırağıyla ıslanmış öpüşler var, yatağını tazeleyen ince otlar, saçlarını süsleyen peri kızları var ve uykundaki dalların ufacık yeşilini yağma eden esrarengiz sincaplar. Hep mutlu ol yaprak, güz nedir bilme, o kör, ışıklı yılların kokusunu minicik kıpırtısıyla bana getiren yaprak. Ve sen, yitik yıldızcık gençlik gecelerimin bana candaş pencerelerini açan, hiç söndürme ışığını, şafak sökerken uyuduğumuz o yatak odalarının üstünde...