Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Soneler

I Sevgilim bak, geçip gidiyor zaman; Aşındırarak bütün güzel duyguları. Bir yarım umuttur elimizde kalan, Göğüslemek için karanlık yarınları. Ağzımda ağzının silinmez ılık tadı, Damağımda kösnüyle gezinirken; Yüreğimde yılkı, aklımda ölüm vardı, Dışarda rüzgar acıyla inilderken. Unutulmuyor ne tuhaf dünya işleri, Seninle bir döşekte sevişirken bile. Düşünüyorum hüzünlü genç anneleri, Çarşılarda, pazarda ellerinde file. Bu kekre dünyada yazık geçit yok aşka; Bir şey yok paylaşacak acıdan başka. II Nasıl bir acıdır bu bir düşün; Yüreğimin yumruk kadar çaresizliği, Sığlığı alışılmış bir günün, Gecenin karanlık belirsizliği. Yarın, yarın ve yine yarın; Hep bugün olan aynı yarınlar. Düş kırıklığı gibi kötü gelen zarın, Varımı yoğumu elimden alırlar. Ve ben dönüp yine sana gelirim; Elimde somun, gözlerimde mıh. İşte bugün de kaybettim derim, Aklımda dimdik duran bir çarmıh. Güler yüzle karşılama beni sakın; Güzel sonuma bırak ölümüm yakın. III Bu uydu çağında çaresizliği gördüm, Sinekler kon...

Yerleşik Bir Yabancı: Metin Altıok

‘’Ben Metin Altıok, adanmış yüreği imgelerin. Türkçenin gece gezen mahalle bekçisi’’ İzmir’in Bergama ilçesinde 1941 yılında Göçbeyli isimli bir köyde dünyaya gelir Metin Altıok. Orta halli bir ailenin ilk çocuğu. Yaradılış itibari ile içe dönük, çok konuşmayan, çok konuşulmasına tahammülü olmayan, utangaç bir çocuk. Fiziksel olarak yaşıtlarının gerisinde, cılız ve ufak tefek bir görünüme sahip. Metin Altıok’un şiirinde ve kişiliğinde çocukluk döneminde yaşadığı travmaların etkisi büyük. Anladığımız kadarıyla annesi Melahat Hanım çocuklarıyla sağlıklı bir iletişim kuramayan; otoriter, sert, hırslı ve sevgisini göstermeyen bir anne. Yoksulluğun ve memnuniyetsizliğin getirdiği öfkeyle bu olumsuz özellikleri giderek artar. Altıok’un, annesinden çok dayak yediği bilinir. Yaşadığı bu acılar onu yalnızlığa itip iç dünyasıyla muhasebe yapmasına, şiir yazmasına ve tavan arasındaki odasında resimler yapmasına neden olmuştur. Annesizliğin o derin üzüntüsünü yaşayan Altıok’un dünyası çocukluk dön...

Sınıfı geçmek için dua

kendimden başka kimseye kızmıyorum kendime yakıştırmadığım her davranış her söz kalbimi içinde Yusuf’un olmadığı bir kuyuya düşürüyor yaşamaktan sınıfta kaldım oysa sınıfımı geçmek için anneme söz vermiştim ölüm hak, ecel gerçek ancak merhametsizlikten de ölüyor insanlar omuzlarımda dağlar avuçlarımda ardıç kuşu taşıyorum ve kalbimde umudum Allah’ım… her hatamdan sonra merhametinle yeniden fırsat veriyorsun utanıyor, nadim oluyor ve şükrediyorum konuşmaya sözüm, başımı kaldırmaya yüzüm yok. Allah’ım… gönlümü, davranışlarımı, sözlerimi sıraya koymama yardım et günahkarım, başım önümde, mahcubum cennetinden ayakta duracak kadar bir yer istiyorum. İbrahim Çolak

Görüşürüz İhtiyar

İnsan ömür boyu kendine dolanan bir bağ Gibi konuştu, gibi söyledi, gibi sevdi Seyrek neşe, biteviye dalgınlık, borçlu sabahlar Bir şehrin ortasında hep yaşıyor gibi yaptı İlkeli ve tarafsız bir haber gibiydi yeryüzünde Herkes dinliyor gibi yaptı, çiçekler hariç Hiçbir markaya yer açmadığı göğüs kafesinde Biraz tütün biraz susam kırıntıları vardı Herkes derdi, herkes farklı yerlerinden sancıyor Oysa kader bulanık değil, her şey çoktan olmuş Gibi çekildi, gibi sustu, gibi tek başına Anlatmadı yağmur neden ıslatmıyor toprağı Gitti ama bilseniz kimse görmedi gidişini Koca bir günah gibi yürürdü, öyle durdu Öldü bir suç olarak bir itiraz olarak öldü Çıktığı bütün yollara yüreği dağıldı Yağız Gönüler