Başak gelişir, oraklar biçmeye kıyamaz; Üzüm, içer fecrin nimetlerini bütün yaz, Ezileceğini hiç düşünmeden. Ben de o kadar gencim, bende de var o füsun, Zaman ne kadar kötü, tatsız olursa olsun, Ölmek istemiyorum erkenden. Varsın koşsun ölüme, gözü pek Stoalı; Ben de o kadar gencim, bende de var o füsun, Başımdan esen kara bir poyraz. Zaman kötüymüş… Gün iyi de olur, fena da; Hiç acısı olmayan hangi bal var dünyada? Hangi denizde fırtına olmaz? Göğsümde bereketli bir hayal dünyası var; Boşuna, beni boşuna sarar bu dört duvar; Kanatlarım var benim, ümitten. Zalim avcının elinden kurtulursa eğer, Bülbül daha bir canlı, daha bir mesut öter, Gök kırında süzülüp giderken. Ben nasıl ölürüm? Rahat yatıyorum işte. Uyanıyorum gene rahat. Uyanıkken de, Uyurken de huzur içindeyim. “Günaydın” diyor her tatlı bakış sanki bana; Halimle, ümidimle kasvetli alanlarda Neşe yaratan bir meşaleyim. Güzel yolculuğumun sonuna daha çok var. Yürüyorum, yolumun kenarında ağaçlar; ...
"Çiçeğin açması da bir tür şiir belki - Bilmiyorum"