Ana içeriğe atla

Kayıtlar

şiraze etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

kırık laleler kırık vazolarda çok yaşamaz

kırık laleler, kırık vazolarda çok yaşamaz. gecelerden bir gece seç kendine, uzan boylu boyunca gece ol, gece kal, gece giyin; ve öyle karanlık örtün üzerine, gecelerde saklıdır hem en mağrur, hem en mağdur. kırık laleler, kırık vazolarda çok yaşamaz. insan bir şehre küser, küser de gider ucuna dünyanın. ucu dünyanın, benim içimdeymiş meğer. meğer Şiraze... rahlede başladı tedrisim, hayâl meyâl hatırladığım zamanlar. ara sokaklarda zeytin ağaçları, defneler ve Asi hayâl meyâl şimdi çam dalına oturup ezberden geçtiğim satırlar. bir ninem vardı, bastonuyla bir de gülüşüyle durur hep öyle, hep öyle ninem vardı benim, hâlâ da var; cennet kapısında yolumu gözler. kırık laleler, kırık vazolarda çok yaşamaz. insan bıraktıklarına küser, küser de dönmez geri. dönmek için, nerede olduğumu bilmeliymişim meğer. meğer Şiraze... hayâl meyâl bir hayat, hayâl meyâl yaşanmışlar. sen hayâl meyâl, ben hayâl üstü hayâl; yokmuşuz gibi yoksunuz gibi... sadağından eksilen ok bende sak...

Şiraze

Ben bu kendimden şikayetçiyim; Rabbim, beni üzdüğün için, Senden özür dilerim... İbrahim Tenekeci inanacaksın önce sen her söylediğine, sen kendin güveneceksin önce kendine ve sen emin olacaksın ne olduğundan tümüyle / benim inanmadığım senin varlığın Şirâze lâ varsa gitmek hep fikrinde sevmeyeceksin, ola ki sevdin yakıp gemileri gitmeyeceksin, her şeyden önce Şirâze kendinle halleşeceksin ve her gerçeği söylemekle bütün meseleleri hallettiğini zannetmeyeceksin. belki bilirsin ölümcül kazalar en çok düz yolda olur, “asla” dediğin ne varsa bir şekilde ansızın gelip seni bulur ve “keşke”ler yoldaşın, vesveseler sol yanın, dimâğ da uyuyan tarafın olup kalır; hesap vermeden sıyrılacağını sandığın an yanarsın; ya burada şimdi, ya da nihâyetinde vaktin emin ol kendinle yüzleşeceksin. hiçbir şey kolay değil, hiçbir şey yalın değil, hiçbir şey değil kusursuz; ille de O... göremiyorsan ahengi, duyamıyorsan kutsî melodiyi, hissedemiyorsan eşsizliği; yazık sana ki Şirâze, terkedilmiş...

şakayık ki dağların lâlesi, seni bekler gizli gizli

şakayık ki dağların lâlesi, seni bekler gizli gizli her sabah umutla döner yüzünü göğe, bir dua belki dilinde ve her akşam çöküşünde büker boynunu, döker yüzünü ertesi güne... Ben... nereden geçersem geçeyim, hangi kapıyı çalarsam çalayım ve her kimle oturup sohbete dalarsam dalayım bir şekilde sen çıkıyorsun karşıma şiraze. Giderken hiç gitmeyen, kaçarken hep beni izleyen, her adreste karşıma çıkan... dağ başı olsun ya da çöl... sensin şiraze atamadığım. Bak yağmur yağıyor yine, üstelik gri. Burada yağmurların rengi hep gri. Az gri, çok gri; ama hep gri şiraze. saat dört yönünde bir yakamoz dansı büyülerken görenleri bir necva ulaştı kulaklara, titrek dedi “olanı biteni aşk imiş” sen alevlendin, sen dillendin, sen çöktün birdenbire çöle damladım, zamansız yine... Sen, yağmur ve bir bardak demli çay... birbirinize ne de çok yakışıyorsunuz. Ben aranızda ancak bir gölge gibi dolaşıyorum. Dizelerden sayısız ilham devşirme telaşındayken, adınla süslüyorum her mürekkebin değd...

Kesme nevanı içine salsalar da keder

Kesme nevanı içine salsalar da keder kırılsa gönül medd ü cezr ile hepsi geçer... hepsi geçer... bir lâhza durup lûtf ile mercanları saçsan düşse sana kem bakan... düşse sana kem bakan... Nazenin olanın halinden bihaber açar zakkumlar pembe ve beyaz “dalmışlar tahayyüle” der incinir kelebekler...incinir kelebekler... Ben şiraze, her damlada yitişimi izlemedeyim. Ben şiraze; hep gidenlere, bir türlü gelemeyenlere laf üstüne laf dizmedeyim. Ben şiraze, her sabah yeni bir ene silmedeyim. Ben şiraze; hep bir yerde, hep bir yerde beklemedeyim. Ben şiraze, biledikçe sensizliği bilenmedeyim Şiraze

Şiraza'den Şiraze'ye

bir de benim için aç avuçlarını Şiraze. de ki;  “bir kulun var sana muhtac bir kulun ki yok kanatlarında imtizac hem susamış hem aç.”  sen başıma tac sen yüreğime ilâc Şiraze. bir de benim için duaya dur Şiraze. O'nu benim için bana iste. “dahası yok” de “kâbili yok” de “tâkati yok” de “öğrenemedi yolda nasıl yürünür nasıl ve nerede durulur kimin koluna girilir de gidilir” “öğrenemedi” de. “bir taşa yastık diye nasıl baş koyulur.” “bir gecede bin rek'ata nasıl durulur.” “bir yürek nasıl hamur gibi yoğrulur.” “nasıl her söz sessiz yutulur, nasıl tutulur sırrı âlemin, nasıl olunur.” nasıl olunur nasıl olunur Şiraze. bir de benim için Şiraze, nemli gözlerinin ifadesine beni doldur da yüreğini aç. “ah” de “sonun arkası sabah” de “tüm arzusu salâh” de “Ceyhun'da serinlemek dünyaları bir secdeye vermek ötelere kanat çırpa çırpa gitmek bir tebessüm ile göçmek...” diyebildiğin ne var ise de Şiraze. “üç” de “beş” de “yedi” de kırka kırk ekle, topla...

Kış Dayandı Kapıya, Kapının Kanadı Aralık

iki hecem; kış dayandı kapıya, kapının kanadı aralık. üşümekliğim ondan, ondan vücudum kırık. iki hecem; aralık kapıdan belki sen gelirsin birgün, belki ölüm. Şirâze’m, ikisine de yok ki diyecek sözüm. Şiraze'den Şiraze'ye/Ay Vakti