Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

kendi mezar taşının şiirini yazan şair Pervîn İ’tisâmî

"Pervîn İ’tisâmî kendi mezar taşının şiirini yazan ender şairlerden biridir. O yaşarken kaleme aldığı bir şiirinin kendi mezar taşına yazılmasını vasiyet etmiştir. Pervîn’in mezar taşında yazılı olan şiir:" İşte yastığı kara toprak olan Edebiyat âleminin yıldızı Pervîn’dir Gerçi felekten acıdan başka bir şey görmedi Sözleri gerçi olabildiğince tatlıdır Onca sözün sahibi, bugün Fatiha ve Yasin istemektedir Dostların onu anması güzel olur Dostsuz kalp, üzgün bir kalptir Gözde toprak çok can yakar Göğüste taş çok ağırdır Bu yastığı görüp ibret alır Her kimin hakikat gören gözü varsa Her kim olsan ve nereden gelsen de Varlığın son yeri burasıdır Bir insan ne kadar zengin olsa da Bu noktaya varınca fakirdi Kazâ nerede saldırırsa Çare teslim olmak, edep itaattir Doğurmak, öldürmek ve gizlemek Zamanın eski bir usulü ve tarzıdır Ne mutlu o kişiye ki bu sıkıntı mekanında Bir gönle teselli vesilesi olur Pervîn İ’tisâmî

Şem’ü Pervâne; İran Edebiyatı ve Divan Şiirinde Ateşe Uçan Kelebekler

"يَوْمَ يَكُونُ النَّاسُ كَالْفَرَاشِ الْمَبْثُوثِۙ    "O gün insanlar, ateş etrafında çırpınıp dökülen pervaneye dönecekler." (Kur'an-ı Kerim Kâri’a 4. Ayet) Hatırlarım bir gece gözüme uyku girmedi Duydum ki pervâne muma şöyle dedi: Ben âşığım, eğer yanarsam yeridir, Peki ya senin ağlayıp yanman nedendir? Sa‘dî-i Şîrâzî  Hali perişan bir pervâne vardı,  Ateşe helâl kıldı tatlı canını.  Yüzlerce ateş ve dert içinde olan mumu gördü,  Sararmış yüzünün üzerinde gül rengi gözyaşı akıyordu. Kâsım-ı Envâr Kolumu kanadımı çırpıyorum pervâne gibi  Her ne kadar benim mumum görüşten uzak olsa da.  Seyf-i Fergânî Senin yanağının mumunu arzulamaktayım  Tıpkı aydınlığı arayan pervâne gibi.  Seyf-i Fergânî Tecelli mumunun nuru bizim gönlümüze kıvılcım attı  Tüm bu nuru ve ziyayı o aydınlıktan bulduk.  Ubeyd-i Zâkânî Bazen mum gibi ışıldayıp parla aşk ile  Bazense pervâne gibi yanıp tutuş aşk ile. Ubeyd-i Zâkânî Sen mum sıfatlı olduğun i...

Umutsuzlar Parkı

I Biliyorsunuz parkların Sizi çağıran tarafları İnsanın gizli, karanlık köşeleriyle oranlı Orada saklanıyor onlar Çünkü her türlü saklanıyorlar orada Bir yağmur öncesinin loş sokaklarıyla Dağınık mavisiyle gözlerinin Sevgi vermez kadın uçlarıyla Korkuya, sadece korkuya sığınmış olarak Eskimiş, kurtlanmış ikonlarıyla kiliselerinin Yalvaran bakışlarıyla –nasıl da sevimsiz- En kötüsü, belki en kötüsü Bir duygu açlığıyla soluyarak Parklara yerleşiyorlar, parkların Onları çağıran köşelerine Bir karıncayı selamlıyorlar, besili, siyah Bacak aralarından Çömelmiş, öyle sakin Selamlıyorlar “Günaydın” diyorlar atılmış bir kâğıt parçasına Kuleler yapıyorlar ayak parmaklarından Birinci katta bir kibrit çöpü oturuyor Acılar alıp veriyor dünyadan Dillerini gösteriyorlar, diz kapaklarını Bir sıkıntı şiiri gibi Sıkıntı İşte Tam orada duruyorlar. II Bu kimin duruşu, bu sizin en gülmediğiniz saatlerde Her cümlede iki tek göz, bu kimin Ya da kim korkuttu bu kadar sizi Bu nasıl sevişmek, üstelik bu kadar h...