Demir doğramacıda kaynak yapılırken , kaynağın ışığına bakılmaz demişti elbet, komşumuz Recep abi, yolda yürüyorduk birlikte, sabah 07:00’de geçerken almıştı beni. İşe başlayacaktım. Heyecanlı mıydım, endişeli miydim hiç bilmiyorum. Anam “boş gezmesi iyi değil, bir iş olsa şakirtlik (çıraklık) eder, bir iş beller hiç olmazsa” diye sağa sola, komşulara rica etmiş. Recep abi de hanımıyla haber salmıştı, “patrona söyledim, tamam dedi, gelsin bizim tükan da çalışsın” diye... Pazartesiydi, sabahtı. Dükkanı biz açtık, sonra başka dükkanlar...Daraba sesleri, selamlaşmalar, kilit şakırtıları ardından dışarıya taşınan saçlar, demirler, demir eşyalar... İş elbisesini giyince her tarafı kara, kirli yağlı elbise içinde birdenbire ustaya dönüveren Recep abi: “Haydi bakalım patronun masasını sil, tükanı baştan aşağı süpür, önceden hafif sula ki toz olmaya ortalık, bunları her sabah gelir gelmez yapacaksın” dedi. Orta okul 1.sınıfı geçmiştim, yaz tatilinin başıydı, çalışıp kazandığım haftalı...