Can Yücel’i seven çoktur. En çok ben severim, diyemem de, Ben farklı severim. Sevgimin farkları, başka yazının konusu. Sene ‘80 küsur. Darbenin morarttığı izler henüz geçmemiş. Memleket, en ufak bir toplantıya, bir imza gününe hasret. Teyide muhtaç hafızamın hatırlattığı; ‘80 sonrası imza günlerini Nişantaşı’ndaki Akademi Kitabevi başlattı. Sonradan görmüştüm, yarı bodrum kıç metrekare bir dükkandı. Orda ne güzelliklere imza attı. Sonra Kadıköy’de, Şimdi İş Bankası Yayınları’nın olduğu yerde Gençlik Kitabevi vardı. Daha Sonra, şimdi Nezih Kitabevi’nin olduğu yere taşındı. Galiba Türkiye’nin en büyük kitabevi oldu. Topu topu iki kattı. Her Cumartesi orda imza günleri yaptı. Onun da altında bir yer daha vardı! Sonradan, “Metalcilerin pasajı” , “Satanistlerin yuvası” diye yaftalanıp, baskı ve baskınların sonucunda kapanmasa da kararan, Akmar Pasajı’nın, üst girişinde bir yer; Bilim Sanat Kitabevi. Birgün haber aldım; İşte orda Can Yücel’in imza günü vardı. Ben, önceden, Can Yü...
"Çiçeğin açması da bir tür şiir belki - Bilmiyorum"