Ana içeriğe atla

Kayıtlar

düşsel etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Şiirim

Bir veda havasında bu gece gökyüzü yere değecek gibi yıldızlar, kulaktan dolma korkularla deprem bekler gibi ketum kaldırımlar. … Upuzun gecemin sabah içtimasında güneşe tekmili kaytarmışım senden belli namlusu paslı bir uykuda.. Sanki yitirmişim seni sol yanımda sağlam bir sancı. Birkaç kaburgam, seni korumak için feda etmiş kendini. Şiirim.. İncinmişliğim.. Sen düştüğünde aklıma Kepenk kapıyor hüzünler. Pervasız bir çocuk erik çalıyor bahçemden. Cemre düşüyor ayazıma, salkım salkım sözler topluyorum gönül bağımda; tomurcuk gülücükler çiçek açıyor hırkamda. Şiirim.. Eril halim.. Bedeninin kuytularında doğup göğsümü kundaklayan acz yangınım.. Şiirim.. Lal kalbim.. Boşa yanan cümlelerim. 1-3 nöbetlerinde öykündüğüm, huzurlu uykum. En üst rafta kurulmayı bekleyen, çocukluk düşüm.. Sessiz kalma haklarına sığınıyor mevsimler. Oysa hep sulhtan bahsediyor gülüşün. Şiirim.. Esaretim.. Bağımlılık halim. Senden başka herşeyi görme zorundalıklarında, ...

Yalnızlık

Bazen, evin bir köşesinde kendi başına takılan, ayağına küçük gelen bir çift terliktir yokluk. Gözüne çarpar bir an, düşünürsün.. Düşünmekten öteye geçer, alır masanın üzerine koyarsın. Tozlarını ıslak bezle alırken, ilgisizliğin için özür dilersin. Kahve fincanının tam önüne koyarsın, kahveni içmek için elini uzatmalarının ve fincanı tutmanın periyodlarında bakarsın onlara. Sonra konuşmaya başlarsınız ibraz ettiği yoklukla, farkında olmadan. Sorarsın, cevap beklersin, susar.. Sorarsın, cevap beklersin, susar.. Sorarsın, susar, sorarsın, susarsın.. Oysa en basitten başlamışsındır sorularına, basitlik içeriyordur en zor soruların. Sinirlerin bozulmaya başlar bir süre sonra, çünkü kahve içilmeyecek kadar kötü değildir. İkramı red, sinir bozucu olabilir bu gibi ortamlarda, bilinmelidir. Kızdığını anlar. Sorar, cevap vermezsin. Sorar, cevap vermezsin. Sorar, susarsın.. Bir çift terliği kaale mi alacaksın ? Düşsel

İçimde seni saklamaktan öyle yoruldum

-Araf- Ustaların bir kaçı atladıktan sonra, tüm korkularını bir kenara bırakıyor acemi yağmur damlaları.. Sen hala düşmekten korkuyorsun.. -Sahne 1- Yağmur yağdığında bu şehre, hiç sevilmez şemsiyeler. Her yalnızlık yeni bir sevgili edinir, dindiğinde, şemsiyelere nefrete kalınan yerden devam edilir.. -Sahne 2- Reglini saklamıyor Tanrıça İrene, göğün kapısı şimdi bembeyaz.. Ayetlerin kırmızı zamanlara yer çektiğinden beri böyle bu, bir de hikaye içinde altı ilk çizilen cümlelerin küfü var, eskiyen kokusu.. Bazen bir köprü uzuyor karşı kıyıya, geçmek istiyorsun bacaklarından yere doğru yumuşacık akıyor kasların. Kimse geçmeden kapanıyor köprü, sözlerinin dudaklarındaki çatlaklar iç içe giriyor, metanet katlediliyor.. -Sahne 3- Uyuyamıyorsun, yatağın altında şehrin gürültüsü, dolabından sızan, annenin patiskalara sarılı ninnileri, komşudan yayılan yanık et kokusuna karışıyor odanda. Yalnızlığın anormal alkol tüketimi, senden çok daha önce ölen bir...