Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Haziran, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Paraşütler Sevgilim Taşıyabilir Bizi Yukarılara

Bilmiyorum dedim yalnızca Ve şimdi sen tutuyorsun beni Kollarının arasında, Ne iyisin. Paraşütler, sevgilim, taşıyabilir bizi yukarılara Gene de içinde yüzdüğüm ağa Pembe ve açık mavi balıklar yakalanmış, Çok güzeller, Ama yenilir gibi değiller. Paraşütler, sevgilim, taşıyabilir bizi yukarılara daha da Bu titreyerek ortada asılı durduğumuz havadan, Kollarımızı yüzüyor gibi kımıldatırsak. Şimdi asılı kalmak dedin, Son derece seçtin. Bilmiyorum doğrusu. Yüzeyin altında mercanlar var, Kum var ve yemişler Narlar gibi büyüyen. Bu kocaman ağ, suyu eziyorum ayaklarımla Yanında, kabarcıklar çıkıyor ve tuz Kuruyor göz kapaklarımda, gene de yaklaşamıyorum daha fazla Havaya sudan. Sana daha yakınım Karadan ve yabancı bir okyanustayım İstediğimden çok fazlasıyla. Barbara Guest Çeviri: Güven Turan

Büyük, çok büyük acısı aşkın

En iyi kalpli insanlar Sakın bana darılmayın Beni bir gemi gibi sallayın Büyük, çok büyük acısı aşkın Ariwara no Narihira

Saçlar

Büyük bir giz var Simone, Senin saçlarının ormanında. Kuru ot kokulusun, taş kokulu Hayvanlar gelip durmuş üstüne; Deri kokulusun, buğday kokulu Ve buğday savrulduktan sonra; Odun kokulusun, ekmek kokulu, Daha bu sabah fırından çıkma; Çiçek kokulusun, süren çiçek Bırakılmış bir duvar boyuna; Böğürtlen kokulusun, sarmaşık kokulu, Tertemiz yıkanmış yağmurlarda. Hezaren kokulusun, eğrelti kokulu, Biçilmiş eğrelti, gece eşiğinde. Ölü ot kokulusun, kızıl ot, Çitlerin gölgesinde yan yana, yan yana. Isırgan kokulusun, katırtırnağı kokulu, Yonca kokulusun, süt kokulu. Rezene kokulusun, anason kokulu, Fındık kokulusun, meyve kokulu. Ölmüş meyve ve hazır toplanmaya. Söğüt kokulusun, ıhlamur kokulu, Çiçekleri nasıl yaprak içinde. Bal kokulusun, hayat kokulu, Dolaşan hayat çayırlarda. Toprak kokulusun, ırmak kokulu, Aşk kokulusun, ateş kokulu. Büyük bir giz var Simone, Senin saçlarının gecesinde. Remy de Gourmond Çeviri: Cemal Süreya

İstanbul Şiirleri Bercestem

İstanbul'u görmeden -fotoğraf ve şiirlerle- sevenlere Deniz bazan susup bazan homurdanıyor; Üsküdar ’da birkaç ışık sönüp yanıyor: Eşelenen kıvılcımlı bir mangal gibi... Sabahattin Ali Karaköy'den kalkan vapurlar bilir Yıllardır nasıl yangın Galata Kulesi Kız Kulesi'ne Ali Asker Barut Bugünse artık Görmek için denizi Sağa sola oynatması gerekecek Betonarme binaların arasında Üzgün duran boynunu Ali Asker Barut İstanbul’da bir sevdiğim vardı Keçi yavrusuna benzer, Rüzgar eserdi hafiften gözlerinde Halden anlardı. Cahit Külebi Selimiye'nin arkası Karacaahmet Az gerilesem sırtım selvilere değecek Tüylerim diken diken Ne var bunda ürkecek Halim Şefik Güzelson Vay canına tükürdüğümün İstanbul’u ... Rumelihisarı’nda Orhan’ın mezarı Ne gittim ne gördüm gitmek de istemem Taze ekmek bir parça beyaz peynir Şimdi olsa şuracıkta rakı içer Denize mi bakar kim bilir Oktay Rifat Kayacık'ta meki...