Ana içeriğe atla

Hatırla desem neydi hatırlanacak olan

Hatırasında yer aldıklarıma


Kalbimi ve ruhumu vermemin bir yararı yok,
Çünkü sen zaten bunlara sahipsin.
O yüzden sana bir ayna getirdim.
Kendine bak ve beni hatırla!…

Mevlâna Celâleddin-i Rûmî


Hatırladıkça kalbimi yırtan bir söz duyarım da
Tebessüm ederim bu sözün sahibine

İmam-ı Şafiî


Kâküllerini şâneye çektikçe seherler
Yadına getür, kalb-i dil-efgârı unutma

Esrâr Dede


kırılırsam

şiddetine yutulursam bakışın
yaralı benlik; yaralanabilirlik
yüzü hatırlamak yetmez
bana karşılaşma gerek
...
ara bölgede, askıda
incinebilirliğimiz
yüz hep hatırlatır
öldürmeyeceksin!

yüzün hatıra sandığımdır.

Asuman Susam


tavanı kırmızı, duvarları beyaz badanalı
bir odada bir arada bir ara olmalıyız, hatırladınız
bıçak sapı gibi gülümsememe de izin vermelisiniz
– babam bana küstü, döv onu babaanne

Küçük İskender


İnanmasına inanırım dostlarım
İnanırım,
Rakı sofrasında bile olsa,
Beni zaman zaman hatırlayacağınıza
...
Kırıldım sanmayın birinizden birinize;
Dersem ki size:
– Sahiden öldüğüme olursa cevaz,
Bana kimse anam kadar yanmaz.

Cahit Sıtkı Tarancı


Yabancı bir ülkeydi bundan sonrası,
Bir aile, şimdiye dek tanımadığı…
Sık sık kederli, gizli kuşkularla
Gölgeleniyordu ışıltılı çizgileri.
Duruşu, tavrı öyle bir anlamla,
Öyle bir sadelikle doluydu ki,
Tanrının ve cennetin düşmanı
O sırada görseydi Tamara’yı.
Eski yaşantısını hatırlayarak
Başını çevirir, iç çekerdi mutlak…

Mihail Yurgeviç Lermontov


Fakat hatırla hepsinin asıl istediği
Kalbini parça parça etmektir!
Kızım dikkat et karanlığın gözleri yok

Albert Nyathi


Ailesine sevgilimin
Rasladım yolculukta;
Sevindiler beni görünce
Küçük kardeş, anne, baba.
Sordular hatırımı: Nasılsın?
Eklediler sonra:
“ Hiç değişmemişsin,
Yüzün biraz solgun ama!”

Heinrich Heine


Görsen yüzümü bile tanımazsın
O kadar uzaklarda kaldı ki
O kadar çöktü ki kalbim kederinle
Hatırlamazsın

Halim Yağcıoğlu


-Babanı eski haliyle hatırla.

Rüzgâr Gibi Geçti


Annemin yüzünü hatırlıyorum bunaldıkça
Ve Allah’ı.

İlhami Atmaca


Kuşkusuz, bir çeşit sığınaktır bellek. Ama o da
tükenir,
onun da, rastgele ve yabancı bile olsa, yeni görüntülere
gereksinimi vardır.
Ben bu pencereyi seçtim. Buradan, yarı içerde yarı
dışarda, sarkıp bakarken,
görüyor ve hatırlıyorum. Hiçbir şey benim değil.
Her şey sessiz.

Yannis Ritsos


Hatırlamak için harcadığımızdan çok daha fazla çabayı unutmak için harcıyoruz herhalde.

Ahmet Altan


Bazen insana hiçbir şey hatırlamak kadar acı veremez, özellikle de mutluluğu hatırlamak kadar. Unutamamak. Belleğin kaçınılmaz intikamı. Herhangi bir iz taşınıyorsa eğer, bu bir zamanlar bir yara açıldığındandır.

Aslı Erdoğan


hatıran belleğimde demirleyen  bir gemi

Che Guevara


Seni hatırlamak için yolumu uzattım
Daha fazla zaman verdim kendime
Bu gece, bu orta yaş ovasında
Bu hat üzerinde
Bana bir tek söz söyle.

Birhan Keskin


Hâlâ hatırımdadır odama son gelişin,
Ve gitmeden önce
Saçlarını tarayışın hâlâ aynada…

Necati Cumalı


Neyse ki en acı olayları en derine kaydedebilen hafıza aynı zamanda unutabilme ve hatırladıklarını yeniden kurgulayabilme yeteneğine de sahip. İnsana bahşedilen en büyük hediyelerden biri bu bence.

A. Esra Yalazan


insan tanıdık birini arar kötü kararlar verirken
kolların hafızası en doğruyu hatırlar

Osman Konuk


Tedirginim aslında, seni unutuyor olmak,
Hafızamı milyon kez zorlamama rağmen yüzünü hatırlayamamak korkutuyor beni..

Özdemir Asaf


Yitik hafızam: Öksüz çocuğum benim
kendini unutma olur mu?

Birhan Keskin


”hafızamı kaybetttim, dedim doktora..
“bir tek, onu sevdiğimi hatırlıyorum…”

Küçük İskender


beni güzel hatırla

Okan Savcı


beni nasıl öldürmek istersen öyle hatırla

Jan Ender Can


Ben giderim adım kalır,
Dostlar beni hatırlasın.
Düğün olur, bayram gelir,
Dostlar beni hatırlasın.

Can bedenden ayrılacak,
Tütmez baca, yanmaz ocak,
Selam olsun kucak kucak,
Dostlar beni hatırlasın.

Açar solar türlü çiçek
Kimler gülmüş, kim gülecek
Murat yalan, ölüm gerçek,
Dostlar beni hatırlasın.

Gün ikindi akşam olur,
Gör ki başa neler gelir,
Veysel gider, adı kalır
Dostlar beni hatırlasın

Aşık Veysel


Hatırla beni uzaklara gittiğin zaman,
Uzaklara, o sessiz ülkeye;
Bir daha elimden tutamıyacağın zaman
Ya da ben gitmeye hazırlanırken
Hatırla beni, bir daha geleceğimize dönük
Düşüncelerini söyleyemeyeceğin zaman
Yalnızca hatırla anlıyor musun,
Ya da dua etmek icin geç olmadan
Beni, unutman gerekirse, kısa bir süre
Ve sonra hatırlarsan, üzülme.
Bir zamanlar benim olan düşüncelerden
Bir iz bırakırsa karanlıklar
Daha iyidir beni unutman ve gülümsemen,
Hatırlayıp üzülmektense.

Christina Georgina Rosetti


Kuş ölür, sen uçuşu hatırla.

Füruğ Ferruhzad



Hatırla, gün gelip beni kader
Sonsuza dek senden ayırınca,
Üzüntü, sürgün ve seneler
Bu çaresiz kalbi soldurunca;
Düşün son elvedayı, hazin aşkımı düşün!
Yokluk ve zaman hiçtir insan sevmeye görsün.
Kalbim çarpıp durdukça,
O hep diyecek sana:
Hatırla.

Hatırla, soğuk toprak altında
Kırık kalbim sonsuza dek uyurken;
Hatırla, yalnız çiçek mezarımda
Böyle usul usul açıyorken,
Seni bir daha görmeyeceğim, ama ölümsüz ruhum
Sadık kızkardeş gibi dönüp gelecek sana.
Gecenin içersinde
İnleyen sesi dinle:
Hatırla.

Alfred De Musset


Kimse hatırlamıyor adımı
Bahar gelmiş.
Balkonlar serin
Annelerin çocuk ambarı balkonlar serin
Su dalgın değil. bademler açmış
- Sahi kaç yıldır yalnızım ben

Refik Durbaş


Hatırla; hayatım bir soluktan ibaret
Çöldeki bir pelikan gibiyim
Ve bir serçe gibiyim, damda tek başına kalmış.
Dökülmüş su gibiyim
Ve ölüp gitmişler gibiyim

Furuğ Ferruhzad


Ve ben artık mutsuz bir adamım.
Günler,haftalar,aylar akıp giderken,
ben yaşamıyor da daha ziyade vakit geçiriyorum.
Ortalık karardıktan sonra pencereden yıldızları izliyorum.
Umut etmiyorum, kızmıyorum, üzülmüyorum.
Sadece h a t ı r l ı y o r u m...

Alper Canıgüz


"siz bana bir adamı hatırlatıyorsunuz, mısraların içinde gezinen..."

*


Şimdiden bir hatırasın
Bulutsa, tozsa, uçarsa
Bütün (aşklar) paranteze alınsın
Rüzgar çanısın, rüzgarın diline dolanırsın
Ne bir şarkısın,
ne de dillerde nağme adın
Artık bazı şarkılar kadar yaralısın

Didem Madak


Tahattur et o demde ki şikeste gönlüm türâb-ı
bârid altında hâb-ı ebediye dalacaktır!
Tahattur et o demde ki medfenim üzerindeki bir
tek çiçek âheste âheste açılacaktır.
Amma ki sermedî olan rûhûm bir hemşire-i sâdıka
gibi senin nezdine gelecektir.
Geceleyin dinle bir sadâyı ki tahattur et diye
inleyecektir.

Alfred de Musset
Tercüme: Nigar Bint-i Osman


Bize bir zevk-i tahattur kaldı
Bu sönen, gölgelenen dünyâda!

Ahmet Haşim


Dedim ki hatırla hatırlamaktır zaman
Bütün dillerde.
………………………… Yüzün de odur
Yüzün ki bir ormanın sayısız en sık yerinde
Bir akşamın akşam olduğudur bende

İlhan Berk


Sustu bülbül gazel döktü bağlarım
Her gün hatırlarım her gün ağlarım
Veysel ağlamanın zamanı geldi

Aşık Veysel


uzun uzun susuyorsun bir gülü koklarken
hatırlamak böyle bir şey olmalı diyorum

Ahmet Telli


İhtiyarın bir oğlu vardı ve yirmi yıl kadar önce savaşta ölmüştü. Pek gençti öldüğü zaman ve şimdi onu Çordon’dan başka kimse hatırlamıyordu.

Cengiz Aytmatov / Oğulla Buluşma


Her şairin bir gülle bahtiyar olduğunu
Bir sana bir göklere baktığım gün hatırla
Gönlümün kahrın ile ihtiyar olduğunu
Sigaramı sessizce yaktığım gün hatırla

Nurullah Genç


Rıhtımda uyuyan gemi,
Hatırladın mı engini?
Gidip te gelmeyenleri,
Beyhude bekleyenleri?

Ahmet Hamdi Tanpınar


intihar eden şairleri hatırla
hatırla bazen yorulur insan kendisi olmaktan

Ümit Aydın


Huzursuz, üşümüş, türlü tehlikeye maruz
Dışım buz kesmiş, yüreğimde buz
Yaslı bir beste, yüreğimden
Beynime doğru yükselirken
Hatırladım ki birden,
Bu kent benim sürgün  yerim
Kendimi buraya süren de  Ben.

Hüsrev Hatemi


Nerde gençlikteki geçen çağlarım
Sustu bülbül gazel döktü bağlarım
Her gün hatırlarım her gün ağlarım
Veysel ağlamanın zamanı geldi

Aşık Veysel


hatırlarken çocukların sevinçle
ve babalarıyla ilk boy resimlerini

Cahit Zarifoğlu


Yok ve yaz günleri beni hatırlamıyor
boğulmuş hüznü gösteriyor bana memelerinden
geçiyorum bir yakıcı maviden derinleştirilmiş mora
geçiyorum ayaklarım altında kumları hıçkırtarak
Kara yaz! Karanlık yaz! Kararan vücutlardan
rıhtıma varmayan ceset elbette hatırlanmaz.

İsmet Özel


öpüp koklarken sırma saçlarını toruncağızınızın
birden ölümü hatırlarsınız!

Cahit Koytak


çekildi çamurdaki su
benzim çekildi yüzümden
sokağa çıkarken çekildiğim huzurevi
derin suyun dibine iniyormuş gibi

nâdim olayım, beni hatırlayan olmasın idi

Yücel Kayıran


Zamanla bu güzel günler
birer anı olur.
Ve onları hatırladıkça
yürekler burkulur…

Recep Küpçü


hatırlamak bir kuş
unutmak gökyüzü…

Ertan Mısırlı


Ağladığını istemem ben ölürsem.
Beni en sevdiğin halimle hatırla.
Uzak bir yerde çalıştığımı düşün,
Hayatta olduğuma inan,
Bir gün gelir kendiliğinden
Geçer bütün üzüntün.

Necati Cumalı


Göz ile gönül elinden feryat ediyorum
Çünkü göz neyi gördüyse gönül onu hatırlar
Ucu çelikten bir hançer yapayım
Onu göze sokacağım ki gönül azat olsun

Baba Tâhir Uryân


Çiçekli badem ağaçlarını unut.
Değmez,
bu bahiste
geri gelmesi mümkün olmayan hatırlanmamalı.

Nazım Hikmet


Gün gelir, hatırlamak bile bir acı olur.
Gençlik aşkı, sevinci, daha dünkü ümidi…
Yumruklasan göğsünü bir boş yankı duyulur.

Ziya Osman Saba


Ey eski dostlar, ey yeşil dağlar,
Sizi gördüm de hatırladım,
Mutlu olduğum güzel günleri,
Aramızdan ayrılıp yiten dünleri.
Daha dün, yazın yamaçlarınızda,
Açan çiçekler gibi kaybetmişiz onları.

Hovhannes Tumanyan


Dalar gider pencereler önünde şimdi
Ilık yaz akşamlarını hatırlar
Vapurlar geçer bomboş güverteleri
Bomboş uzanan denizin üstünde
Aç bir karabatak dalar çıkar

Necati Cumalı


Gece seni birdenbire hatırladım

Nasıl bakarsa sürüye dağdan bir canavar
pencereden dışarıya öyle baktım

Dışarda seni benden ayıran hayat

Arif Damar


Ey seni hiç unutmadığım!
Hiç beni hatırladığın oluyor mu?

Sâdî Şirâzî


ona inanıyorum, beni hatırlamasa da, biliyorum
bazı uzaklıkların hiç mektup beklemediğini…

bazı şiirler de bekleyemiyor yağmurun dinmesini!

Haydar Ergülen


“Beni hatırlayın dostlar” demeden
Hatırlanmayı bir küçük çocuğun,
Bir insan ömrü kadar ancak yaşayacak
Beynine bırakır ve ölür kanarya…
Bizim ömrümüzün son buluşu, kalın
Bir cilt gibi…
Oysa bir gül yaprağı gibi ince ve yalın
Olmalısın Ey Ölüm.

Hüsrev Hatemi


hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
sen bana kalbim kadar elim kadar yakınsın

Attila İlhan


Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm Seni arıyorum.
Seni, Seni, Seni

Cahit Sıtkı Tarancı


Hatırla ki, sen de unutuşun kara gecesine yuvarlanacaksın.
Bir adın kalacak geriye.
Bir mezar taşın hatırlayacak belki Seni.
Belki o da unutacak.

Mevlânâ Celâleddîn


Olan olmuştu ve hatırlandıkça sona erişi bu güzelliğin
Acı tekrarlanacaktı

Guillaume Apollinaire


Birini unuttuktan sonra bile mutluluklarının ya da hüzünlerinin sesini hatırlayabiliyorsun, bedeninde hissedebiliyorsun.

Anne Michaels


Hatırlanacak çok hüzünler bulacaksın,
Onların tohumunu havaya savurarak
Uzun bir yolculuk yaratacaksın kendine,

Ülkü Tamer


Bir zamanlar bizimle eyleşen
Dostları hatırlatır bir bir,
Ki ayrılığın kara büyüsüyle büyüyen
Hasretleri artık insafsızca derindir.

Emily Dickinson


Öldükten sonra hatırlayacak mısın beni? Neler hatırlatacak ve nasıl hatırlayacaksın? Bir yıl sonra aklına gelecek miyim? Ya beş yıl sonra?

A. Ali Ural


Söyle sarı saçlı daktiloya
Ben yokum artık
Vefasız dostlara hatırlat
Kimseye kalmaz o dünya

Nasıl unuturum güzeldi yaşamak
Fakat hakkı varmış Oktay`ın
“Hatıralar da dal istiyor”
“Kuşlar gibi konacak”

Muzaffer Tayyip Uslu


“…sana dün çarşıda dolaşırken aldığım o atkıyı kaybetmemeye çalış… belki ilerde bu olanların gerçek olduğunu hatırlamana yardım eder… ben bana aldığın yüzüğü kaybetmemeye çalışacağım… bunların yaşandığını hatırlamak için…
 
Ahmet Altan / Son Oyun


Yıllar sonra tekrar görüşen iki insanın heyecanını hayal ediyorum. Bir zamanlar sık sık görüşmüşlerdir ve bu yüzden de, aynı yaşanmışlıklarla, aynı anılarla bağlı olduklarını düşünürler. Aynı anılar mı? Yanlış anlamalar burada başlar: Anıları aynı değildir. İkisi de geçmişten iki ya da üç durum hatırlamaktadır, ama herkesinki kendinedir; anları birbirine benzemez, birbiriyle örtüşmez; hatta nicel olarak bile birbirleriyle kıyaslanamazlar; biri öteki hakkında, onun kendisi hakkında hatırladığından çok daha fazla şey hatırlar.

Milan Kundera/Bilmemek


Dinleyin ey vakti duymak doruğuna varanlar
Sıyırın kahkaha sırçasını cildinizden
Omzunuzdan vaveyla heybesini atın
Boşa çıksın reislerin, kahinlerin, şairlerin kuvveti
Güler yüzlü olmak neydi onu hatırlayın
Neydi söğüt gölgesinde gülümsemek
Ağız dolusu gülmeden taşlıkta…

İsmet Özel


Ben, sendeki beni hatırladım hep.
Unutmadım.
Gözlerin, gözlerimden gitmedi.
Gözlerim, gözlerinden.

Seyhan Erözçelik


neyi hatırlatır benim sana uzak bir bakışım
bilirim
aslında mutsuz yaşayıp gidiyoruz
ölüme direnerek şimdilik
  
Turgut Uyar

babaannesini hatırlamıştı o zaman
hiç görmediği babaannesini
ama yine de çok sevinirdi
ondan söz edilince--

Turgut Uyar

Şu anda yine tek düşüncem o.
Şarkılar vardır unutulan
Birden hatırlarsınız
Sesi kulaklarımda böyle bir şarkı

Bilhana


Elveda benim her mevsim dalları kırılan
Sıska çelimsiz
Ama son yaprağına son eriğine kadar cömert erik ağaçlarım

Ne zaman yolum düşse
Gözlerimi yumup sizi hatırlayacağım.

Bedri Rahmi Eyüboğlu


Geçtiğimiz yollarda kaybettiklerimizin bize en büyük kötülüğü 
kendilerini tekrar, tekrar hatırlatmalarıdır. 
Bir kere kaybetmekle kurtulamadığımız şeylerdir. 
Yoklukları hayatımızdaki varlıkları haline gelir. 
Hep ama hep hatırlarız. 
Ne biçim kaybetmektir bu? 
Kim gölgesinden kaçabilir ki? 
Bazen duygularımız bizden erken yaşlanır ve bizden hayatın geri kalanını alır. 
Hayatın, kendini anlayanları cezalandırmasıdır bu… 

Murathan Mungan


Kalacak tüm izlerin hayatımda.

Gözümden bir damla yaş,
Sızlayıp resmine aktığında;
Bir yer bulabilsem keşke
Bir yer, seni hatırlatmayan;
Kan tarlası gelincik şafağında…

Yusuf Hayaloğlu


Annemi ölmüş gördüm rüyamda.
Ağlayarak uyanışım
Hatırlattı bana, bir bayram sabahı
Gökyüzüne kaçırdığım balonuma bakıp
Ağlayışımı.

Orhan Veli


seni hatırlayınca kendimi unutup
kızgın bir kaya gibi yağmurun altında
için için eririm

Adnan Satıcı


Gölgemi gördüm yerde sonra, seni hatırladım
Bir tekme yapıştırdım köpoğluna
Baktım saat kulesi orda, akrep altıda
Baktım insanlar eski yaşamlarında
Baktım bir şarkı almış gidiyor dudaklarımı
Gölgemi gördüm de yerde, seni hatırladım
Belinin ortası budur diyerek
Bir tekme yapıştırdım köpoğluna…

Cemal Süreya


9: geri geri zıplayan zaman, bütün bunları ezberle
dur durak bil ve hatırlan,
şiire yol aç:
annem seni istiyordu
sen beni iste-
miyordun
5imde vardın da
neden 15imde yoktun
o kadar hızlı geçmeseydin
belki duyardın dediğimi
“seni özleyebilir miyim
baba
baba
baba”

10: ben bugün babamdan öldüm
bunu bana on gün söylemediler
oğlum doğana kadar tuttum ağlamamı
şimdi ne zaman uzanıp oğlumu öpsem
alnıma sakalları batıyor babamın

Enis Akın


İnsan babasını hatırladığında ağlarsa
Olur tarih.
Kökleri kurur
Belki ondan.
Dağlara gidelim biz en iyisi
Bağıralım.
Belki eski bir sesle hatırlarız geçmişi
O koca şehrin yerinde şimdi
Sadece bir kar kuyusu var.
Ve kurtlanır kar diyorlar
Kurtlanır kar.

Bejan Matur


Sor ona: “ey uykulara dalan, bu gece yarısı kim
Hatırlayarak seni kapatmış uykunun yollarını yaşlı gözlerle”?

Pervin-i Bamdad


git ve hatırlama n’olursun
hatırlayan herkes mağluptur çünkü ya da kün’lâl!

Hüseyin Alemdar


Yarın bir kin gibi hatırlanacak
Kanlı soy ağacının dalları

Onat Kutlar


ey canımın güftesi, ey penceresi bütün sıkıntılarımızın
bizim babalarımız neden ölürlerdi hatırla sıra sıra

Turgut Uyar


Burası da kalbin, vicdanın, hiç yorulmasını beklemediğimiz şeylerin yorulduğu yerdir, insan hatırlamaktan, hatırlatmaktan yorulur. 
Belki bu yazıyı unutmak en iyisi, ben unutmaya hazırım, isterseniz siz de unutun. Kelimeler beni bağışlasın, cümleler özrümü kabul etsin, siz de üzerinde durmayıp ‘neyse’ derseniz… ‘Hali pür melal’im anlaşılmş olur: İnsan bazen en çok kendinden yorulur!

Haydar Ergülen


Elbet hatırlarsın garipliğimi
Sesimi duyarsan bir akşamüstü
Yetim İstanbul’un kubbelerinden.

Nurettin Özdemir


Yağmur yürüyüşüne çıkmıştık o gün,
Unutmam ben ayrıntıları, kimdi
Hatırlayamıyorum tabii, ne önemi olabilir
İsimlerin, evet yüzünü de getiremiyorum
Gözümün önüne, eylüldü, eylüllerden
Biri, cehennem kimdir diyordunuz?

Enis Batur


tamam ama şimdi nasıl rahat yaşayabilirim ben
onun bütün söylediklerini hatırlamadan
aman canım işte her şeyi her şeyi...
gelsem bilmiyorum bulabilir miyim seni
yine orada mısın ara sıra...

Turgut Uyar


oysa şiirin çok ilgisi var zamanla
ne hatırlar ne unutur
bir tarihte birinin yaşadığını
bir aşk yaşandığını bir tarihte
yani kaba saba bir anlatımla
saçma duygular yaşadığımız bir mekânda
denizin de zamanlı olduğunu
çünkü Zeynep diye bir kız çocuk
"canavarın zamanı yoktur" demişti
yıllarca araştırdım bulamadım aslını
belki de haklıydı, kimbilir

Turgut Uyar


Sabah uyandım, hala içim içime sığmıyordu
Gerçekler tepeme çökene kadar: Geç kaldın. İşe.
Bir: Yıllar oldu, günler değil.
İki: Köpeğiniz filan yoktu.
Üç: Dönmedi sana. Tersine başkasıyla evlendi.
Ha bir de, dört: Sen terkettin onu hatırlasana.
Ben? Evet ben. Ben terkettim. (Hatırlıyorum)

Geoffrey Brock


Ama ben hiç böyle mahzun olmadım;
Ölümü hatırlatan ne var bu resimde?
Oysa hayattayız hepimiz.

Melih Cevdet Anday


Unutmak istiyordum seni
Fakat bir türlü gelmiyordu
Elimden
Fakat şimdi unuttum
İşte seni
Niye dün gece
Rüyama giripde
Hatırlattın kendini

33-A Servisten
G….Ö….

(İnilti / Akıl Hastalarının Yazdıkları Şiirler 1961)


Ancak hatırlar gibiyim çiçekleri….
Bu uğultudan nasıl ayrılır kederim?
Savrulurken tipi kent üzerinde kışın,
Keder de savrulsaydı ya..Hayır bilirim onu, kalır
Savrulmaz bilirim beni kül eder keder
Uzakta çay bahçeleri yerde çerçöp
Gittiğimin farkında olsaydı eğer,
Yeterdi bana, beklemiyordum özlenmeyi

Hüsrev Hatemi


hatırla, kendini hatırlat, o büyük haklılığı denize giden
hatırla, karada ve denizde onardığın her yeri

hatırla, karada büyük taşları üstüste kodun, hatırla
yürüttün canalıcı denizlerde cesur gemileri

Turgut Uyar


Özlemek, unutulmak ile hatırlanılmak arasında bir ara istasyondur
Çığlık çığlığa koşarak bir iki teselli yürür ömürlere
Rakının tadı küflenir çürür bir iki âşık ağlar
Bir iki yalnızın ismi okunur topraktan
Senden hâlâ bir haber yoktur
İnsan üzülmeye görsün ona hayat hep suçluluktur

Küçük İskender


Boyalarımız aktıkça ferahlamıştık hatırla
Gözyaşlarımız simsiyahtı
Sanırdım
Yanağımın sıcağına göç ediyor kırlangıçlar
Beni anla.
Geçti ömrüm iklimden iklime
Yuva yaptım kaç paket cigaranın bacasına
Yorgunum, kahvem çamur gibi
Batmaya da razıyım, artık beni anla
Yeter ki sen beni
Hiç yazamayacağım bir romanın kollarına atma.

Didem Madak


Yorgundu oysa
Durmadan, durmadan hatırlamaya koşmaktan.
Kalbimin doğusunda bir yalan dünya vardı.
Okyanusları mavi olmayan.
Benim için hayat,
Kalbi kalpazanlıktan kırk sene yatmış çıkmış bir adamdı.
Geçmişim acıyor şimdi...

Didem Madak


Yalnızca hatırla anlıyor musun,
Ya da dua etmek icin geç olmadan
Beni, unutman gerekirse, kısa bir süre
Ve sonra hatırlarsan, üzülme.
Bir zamanlar benim olan düşüncelerden
Bir iz bırakırsa karanlıklar
Daha iyidir beni unutman ve gülümsemen,
Hatırlayıp üzülmektense.

Christina Georgina Rosetti


O günden beri birçok, birçok aylar
Geçti sessiz aşağı kaydılar
Yok oldu o bütün erik ağaçları
Ve bana sorarsan aşk n’oldu diye
Sana derim ki: hatırlayamıyorum
Ama gene de, inan ki, biliyorum ne demek
istediğini.
Ama gene de gerçekten hatırlamıyorum onun
yüzünü.
Yalnız: o zamanlar öpmüştüm onu, biliyorum.

Bertolt Brecht


Bu şiir unutulmak için yazıldı
son cümlede kendi intiharını yazmak
ve bir daha hatırlanmamak
unutmayın
her şiir kendi kalemiyle vurulur…

Dilek Akın


Birden adını hatırlamadığımı farkettim bu şiiri yazarken, ama terasta çırpınan havlunun rengi hâlâ gözlerimin önünde.
   On üç yıl sonra şimdi sevgilimden ayrıldığım bu derin, bu kavurucu günlerde neden ansızın aklıma düştüğünü sordum kendi kendime.Sonra anladım:
   Bir aşk birçok aşktan yapılıyor ve ayrılınmıyor hiçbir seferinde.

Murathan Mungan


Adam şapkasına rastladı sokakta
Kimbilir kimin şapkası
Adam ne yapıp yapıp hatırladı
Bir kadın hatırladı sonuna kadar beyaz
Bir kadın açtı pencereyi sonuna kadar
Bir kadın kimbilir kimin karısı
Adam ne yapıp yapıp hatırladı.

Cemal Süreya


hatırında mı o büyülü anlar?
artık hatırlasam da neye yarar?

Paul Verlaine


durma kendini hatırlat

Turgut Uyar


herkes ölüm kınaları sürünüp beni unutacak
ah ve ay’la görünecek görünmeyen
etimde sınanan bir veda ki
içimden o kelâm-ı kadîm akacak:
beni herkes en son gördüğüyle hatırlayacak

Kemal Varol


Bunca aşkın çıkarıp canını, gömebiliyorsak gönül mezarlığımıza
Hiç aramamalı hatırlamak için ölümü mezarlıklarda
Sen farklı mı düşünüyorsun bu konuda, unutma ki;
Her kalp bir mezarlıktır sevip de bitiyorsa bir aşk orada…

Sertaç Öner


Böyle anlarda kızım, sakın unutma, hep beni hatırla
zamanında seni düşünerek yazdığım şeyleri
tıpkı şimdi, şu anda yaptığım gibi.

José Agustín Goytisolo


bazı şeyler… bir gün kapıdan çıkar gider
unutulur gibi değil, boğazımda düğümlenip kalan aşklar,
-oğlum, nasılsa ateşi söner evlerin;
kırmızı gülleri hep hatırla!
orda mısın baba?

Mustafa Erdem Özler


Korkarım felekte bir gün
Bir bayram yemeğinde.
Anam, babam gibi kardeşlerimde,
Beni gurbette sanıp
Keşke gelseydi bu bayram
Diyecekler.
Ve birdenbire yürekler,
Aynı acıyla yanıp
Hepsinin gözleri yaşaracak.
Öldüğümü hatırlayarak.

Cahit Sıtkı Tarancı


Eski bir fotoğraf hatırlattı bana
Ölüm yıllar önce omzuma
Dokunmuş
Sana saklıyordum
Oysa omzumu anne
Başını yaslayacağın
Günler için.

Gökhan Akçiçek


beni hatırlama uyandığında

Zeynep Köylü


Demiştim sana hatırlarsan:
“Önemli olan
zamana bırakmak değil,
zamanla bırakmamaktır…”
Şimdi bana, geçen o zamanın
Unutulmaz sancısı kalır.

Nazım Hikmet


Hüzünlü bir musiki onu hatırlatmıyorsa,
Uykudan uyandığın zaman
Yaşamakta olduğundan önce
Onu hatırlamıyorsan,

Ümit Yaşar Oğuzcan


Bülbülün lalezardan neden kovulduğunu
Bu hayal zindanını yıktığım gün hatırla
Balığın susuz kalıp suda boğulduğunu
Acılar evreninden çıktığım gün hatırla

Nurullah Genç


bırak da can çekişsin bir alabalık gibi
ruhun kirli sularda gözeyi anımsama
künyende tabiatı hatırlatan ne varsa
rendele hafiflesin boynundaki ağırlık

Ali Ayçil


Sende güzel kalmak istiyorum. Seni tüketmek değil.
Beni güzel hatırla dedim, sende tükettiklerimle değil..
Şimdi burda ayrılıyor yollarımız.

Gidiyorum..
Beni affetme..

Günyeli


Kimse hatırlamıyor adımı

Refik Durbaş


Beni hatırladıkça
Arasıra gönlümü al
Sokakta görünce, gülümse
Yanıma yaklaş
Az elin elimde kal

Evine misafir geleyim
Kahvemi sen pişir
Taze doldurulmuş sürahiden
Bir bardak su ver
Yetişir

Ziya Osman Saba


Sonra sonra açılan boşluklardan
Sevdiğiniz, dost olduğunuz, bel bağladığınız
Birinin kayıp gittiğini hatırlarsanız,
Sessizce… ah, yaralandım diyebilirsiniz,
Bütün ölenleri bağışlıyorum.

Ceyhun Atuf Kansu


Bilmem ki, karşılaşsak bile birbirimizi hatırlayabilir miyiz yeniden?
İkimiz de artık bir başkasıyken,
Gene de sen bilirsin Joe, sen bilirsin,
Öyle iyiydi, bir düşün istersen.

Murathan Mungan


Hem sonra ben hatırlamaya alışkınım
Bir ‘eşya toplayıcısıyım’ bayım.

Didem Madak


Sen kal yine aklımda…
Hep hatırladığım, hep sevdiğim gibi…

Asu Çiçek


düzensiz intiharlar çiziyorum kağıda
nasıl çizilir deme, bari sen deme bunu
bulduğun ilk ipi dola boynuna, bulduğun ilk yarasayı
koynuna al, beni hatırla, beni acıt ya!

göğsünden havalanan göçmen bir kuş kadar
bari sen kabul et, yakışıyorum aşka!

Altay Öktem


Nereye gitsek birbirimize varıyorduk hatırla
Yolları kimin çizdiğini öğrenmedik hiç
Ama bilmiyor da değildik
Doğudan batıya ben
Kuzeyden güneye sen
Ne çok güneş vardı hatırla ne çok
Seni gördüğümde ırmak kıyısında

Mevlana İdris Zengin


bense bir şehirden bir oğlan
sonunun nereye varacağı belli olmayan,
adı ya büyük bir aşka karışan
ya da hiç hatırlanmayan.

Hatırlarsın

Mevlana İdris Zengin


Olan olmuştu ve hatırlandıkça sona erişi bu güzelliğin
Acı tekrarlanacaktı

Guillaume Apollinaire


Hatırla ki,
sen de bir ömrün ikindisine yürüyorsun.
Tenin soluyor. Gözlerinin feri çekiliyor.
Öbür kıyısındasın artık nehrin. Güz yaprakları gibi.
Hem dalındasın hayatın hem de düşmeye hazırsın.
Rüzgârı bekliyor gibisin. İnceldiğin yerden kopmaya hazırsın.
Hoyrat bir rüzgâr artık zaman

M.C. Rûmi


“Hatırla ki,
senin de akşamın olacak bir gün.
Ömrünün ışıkları solacak. Hayatının perdesi çekilecek.
Dudaklarında donacak gülüşün güneşi.
Zaman uçurumun olacak; gelen günün güneşi sana doğmayacak

M. C. Rûmi


Bir tür kavuşmadır hatırlayış.
Unutuş, bir tür özgürlük

Halil Cibran


Hatırla beni
Kendimi unutmadan önce

Mahmud Derviş


“Acıları
mutsuzlukları
karşılıklı haksızlıkları
‘hatırlamaya bile değmez’

Vladimir Mayakovski, “Son Mektup”


Günleri değil, anları hatırlarız

Cesare Pavese


Tüm başarabileceğimiz,
kendimizi hatırlatacak hiçbir şey bırakmadan yok olmak

R. M. Rilke


“Yeşil çimeni sen ol toprağımın…”
..Sonra da istersen hatırla
İstersen de unut

Christina Georgina Rossetti


Problem, insanların fotoğraflar vasıtasıyla geçmişlerini hatırlamalarında değil, sadece fotoğrafları hatırlamalarındadır. Fotoğraflarla hatırlama, diğer anlama ve hatırlama biçimlerini gölgede bırakır.

Susan Sontag


Bazen insana hiçbir şey hatırlamak kadar acı veremez, özellikle de mutluluğu hatırlamak kadar. Unutamamak. Belleğin kaçınılmaz intikamı. Herhangi bir iz taşınıyorsa eğer, bu bir zamanlar bir yara açıldığındandır.

Aslı Erdoğan


babanın petscan sonucu alınmıştır, kanserin tüm vücuda yayıldığı öğrenilmiştir;
p*- n’aber baba?
b*- boktan
p- n’olucak şimdi?
b- ölücez..
p- konuşma öyle, vardır bi’ çaresi!
b- ölmekten korkmuyorum ki ben.. ölüm korkutucu değil, yalnız ölmek korkutucu. ben yalnız değilim, siz elimden tutuyorsunuz hep.
p- …
b- benden sonra annenizi yalnız bırakmayın, yalnız ölmesin..
birkaç ay sonra baba ölürken elinden tutulur, kalbi durunca güzel gözleri kapatılır. işte o zaman diyaloglar bir ömür monolog olmaya mahkum olurlar..
p- bak burdayım baba, elinden tutuyorum, gözlerini ben kapatıyorum, yalnız değilsin, seni seviyorum..



Bazı insanlar
Bazı insanlara
Bazı insanları hatırlatır

Hatırlayanlar üzgündür
Hatırlatanlar habersiz
Hatırlananlar mı?

Onlar uzak bir şehirde
Büyük ihtimalle hiç bir şey
-hatırlamamaktadırlar..

Abdullah Harmancı


Dostum! Benim hem gönülsüz, hem akılsız olarak göçeceğim zaman geldi 
Bana acı, benden yüz çevirme! Beni helak etme! Hatırlamayarak, unutarak beni mahvetme!

Mevlânâ Celâleddîn


Her şeyleri bırakıp kaçmanın, unutulmanın meleği
Ne var beni hatırlatacak sana
Okunmayan şiirlerden, toprak kokan türkülerden
Ve insanların bitmeyen hüznünden başka

Süreyya Berfe


Hatırlanacak çok hüzünler bulacaksın,
Onların tohumunu havaya savurarak
Uzun bir yolculuk yaratacaksın kendine,
Her şeyin, hiçbir şeyin yolculuğu.
İşte o zaman an beni, yaşa beni,
Kıyılarda bile boğulan seni,
Bir saz kuşu olarak gezinen hayaletini,
Çeliğinden kemik oyan gövdeni.

İçinde bir kaçakçı yaşar senin,
Kayıkla dolaşır göllerinde,
Beynine tabanca ve şiir satar,
O kaçakçının bakışını sakın unutma.

Ülkü Tamer


Benim soğuklarla bir alıp vermediğim yok
Elimin üşümesi yarımlığından
Ki sen
Bir yar bırakıp gitmiştin avucuma, hatırla!
Ben de koşup , o yardan düşmüştüm
Ne gerek vardı deme sakın
Yâr’ın hakkı
Yardan yuvarlanmaktır bilirsin

Dilek Kartal


ben zaten o ilk acıyla ölmediğimde çok gücenmiştim hayata.
insan olmuştum ilk o zaman.
ya da bozmuşlardı ben yenidoğandan.
kendimi acıya teslim ettiğimde hatırladım,
ölünmüyordu, hatırladım.

Birhan Keskin


Ey Fuzûlî çek melâmet reh-güzârından kadem
Lahza lahza çekdiğün bî-hûde efgânı unut



Azm-i sefer ettin dil-i nâçârı unutma
Gittin güzel ammâ bu dil-efkârı unutma

Gâhîce uyandıkça şebistân-i safâda
Şol gice olan sohbet-i hemvârı unutma

Vardıkça şeker-hâba girip bister-i nâza
Ne zehr içer dîde-i bîdârı unutma

Ben sabr edeyim derd ü gam-i hecrine ammâ
Sen de güzelim ettiğin ikrârı unutma

Ağlatmayacaktın yola baktırmayacaktın
Ol va’de-i tekrâr-be-tekrârı unutma

Yok tâkati hicrânına lutf eyle efendim
Dil-haste-i aşkın olan Esrârı unutma

Esrâr Dede


Kaygı kayıklarında unutma Necâtîyi
Gird-âba atma merhamet eyle levendine

 Necâtî 


Nisyan (oubli): Lügaten nisyan mutlaka unatmak, zühul de bir şağilden dolayı unutmaktır.
Tecrid şarihi Ali Kuşcu iki lügat beynindeki fark-ııstılahiyi şöyle beyan ediyor: "Hiss-i
müşterekte hazır olan süret bazan bir ihsas-ı cedide muhtaç olacak vech ile bi'l-külliye zail
olur ki buna nisyan denir. Bazan da edna iltifat (retlexion veya attention) ile yine hazır
olacakvechile la-bi'l-küll ye zail olur ki buna zühul denir" (Babanzade, İN, 278). 


Unutma kûşe-i hicrânda bu Vehbî-i mahzûnu
Peyâm-ı vuslatınla gâhice yâd eyleyip şâd et

Sünbülzâde Vehbî


Remember! Ey savurgan! Esto memor! Hatırla!.
(Benim maden gırtlağım bütün dilleri bilir.)
Sen ey ölümlü çılgın, dakikalar cevherdir,
İçindeki altın’ı almadan sakın atma!

Hatırla ki açgözlü bir kumarbazdır Zaman
Hile yapmadan her el kazanır! bu bir yasa,
Giderek küçülür gün; gece büyür; hatırla!
Hep susuzdur uçurum; su çekilir saattan.

Derken saat çalacak ve o tanrısal Kader,
Ve eşin yüce erdem, hâlâ bir kız olarak,
Ve son Pişmanlık bir de (eyvah! bu en son durak!),
Ve diyecek : “Geç kaldın! ey koca ödlek, geber!”

Charles Baudelaire


şimdi ey eski gümüş, batık gemi, diyorum ki
Her yerde seni hatırlıyorum durmadan
Saat kaç olursa olsun, takvim ne derse desin
Açlıkta, bir bıçağın kabzasında ve dağda
Durmak istediğimi hatırlıyorum durmadan
Itilirken ve dövülürken ve kovalanırken
Güneş batarken ve doğarken
Bir parmaklığa dayayıp ellerimi
Durmak istediğimi hatırlıyorum durmadan
Itilirken ve dövülürken ve kovalanırken
Güneş batarken ve doğarken
Bir parmaklığa dayayıp ellerimi
Durmak istediğimi

Turgut Uyar


Hatırla beni!
Hep onları bekledim
Ağzımda kullanılmamış bir ses
Elimde bir bıçak
Şehir bir ihanet gibi karşımda
Ah tarlalar tarlalar tarlalar

Turgut Uyar


hatırla desem
neydi hatırlanacak olan

Turgut Uyar


Vakta ki durup şu kalb-i gam-nâk
Toprakta nihân olur vücûdum
Vakta ki dolup dehânıma hâk
Şevkiñle tamâm olur sürûrum
Tenhâ geceler de bir hayâlet
Manzûruñ olunca bittahayyür
Yum çeşmini bâ-kemâl-i rikkat
Bedbahtî-yi aşkım et tasavvur
Yâd et beni gamlı gamlı yâd et

Recâ’zâde Ekrem


Bu, garip, dün akşamın sıcaklığından mahrum, fakat onların hatırasıyle dolu bir temastı ve
genç adam farkında olmadan onların kendisine doğru gelmesini arzu ediyor, bu bekleyiş
içinde omuzu adeta katılaşıyordu. İşte bu bekleyişlerden birindeydi ki, gözü arabacının elinde tuttuğu meşin kırbacın ucundaki mavi boncuklarda, hiçbir şey düşünmeden beklerken o zamana kadar duyduğu acıların çok üstünde, çok değişik, her ayrılığı atlamaya hazır, aralarındaki her mesafeyi küçük gören bir acıyle, babasını hatırladı. Onu bir daha göremiyecekti. O sonuna kadar hayatından çekilmişti. Mümtaz bu anı bütün hayatında unutamazdı.
...
Birdenbire babasını olduğu gibi karşısında gördü ve bu hayal ona bir daha onu görmeyeceğini, sonuna kadar onun varlığından uzak kalacağını, bir insanı bir daha görmemenin, sesini bir daha işitmemenin, bir daha hayatına girmemenin keskin ve yenilmez acısıyle ona hatırlattı.
...
...o çılgın mısraları birdenbire içinde taze bir bıçak yarası gibi hatırladı. Bu acıyla başını kaldırdı. Emma'nın otuz iki dişinin, önündeki istakozu yavaş yavaş, son derecede masum ve dalgın bakışlarla, adeta ezberinde olan bir şiiri hafızasından okur gibi öğütmesini, hakiki bir güzellik mucizesi gibi seyretti. En iyisi bu manasız düşünceleri bırakmaktı. Kadehini kaldırdı. Emma Türkçe öğrendiği ilk kelimeyi, sanki vefasız aşkına geçmiş güzel günleri hatırlatmak isteyen bir acemilikle tekrarladı:

-Şerefinize efendim...

*

Tekrar ayakkabılara baktı; -şu dünyada etrafımızdaki şeylere ne kadar az sahip olabiliyoruz.-
Bu ayakkabılar, bu şemsiye, bu evin içindeki eşya, evin kendisi, her şey gibi onundu. Yalnız
kendisinin olanlar vardı; başkalarıyla paylaştıkları vardı. Fakat yarın, Allah göstermesin, ona
bir şey olsa. 

Hepsi onun olmaktan çıkacaklardı. Meğer ki, hatırlayan bir insan, bir hafıza bulunsun.
Hakiki tasarrufumuz yalnız insanla ve insanda idi. İnsan zekası, insan kalbi, insan ruhu, insan hafızası... İnsan çekilince orta yerde hiçbir şey kalmıyordu.

*

Nuran'ın adı bir sıtma gibi vücudunu dolaştı. Fakat hatırlamanın hazzı artık eskiden olduğu
gibi saf değildi.

Ahmet Hamdi Tanpınar
Huzur


Günahları göklere ulaştığı için
Tanrı kötülüklerini hatırladı...

Aziz John


Diyorum, gün gelir, bir hatırlayan çıkar bizi.

Sappho


İsmet Özel diyordu ya “Neyi kaybettiğini hatırla!” Bize unuttuklarımızı hatırlat ya Rabbi!
Biliyoruz ki unutulan hatırlanabilir. Senin böyle bir ikramın var kullarına.

Asım Gültekin


Unutmanın bazen zaâf, bazen rahmet, bazen de gazap olması insanı nasıl etkilemektedir?

Ahmet Erdinçli
Kur‟ân-ı Kerîm‟de „Nisyân/Unutma‟ Kavramı


Ve doğum sancısı (tutunacak bir dal arayan Meryem’i) hurma ağacının gövdesine doğru sürüklerken diyordu ki: “Ah n’olaydım, keşke bundan önce öleydim de unutulup gidenlerden olaydım!”

Meryem Suresi-23


Bir görsek andığımız yüzü,
Tanır mıyız? —Tanır mıyız
Sevdiğimizi, bilir miyiz neydi—
Sevdik mi, seviyor muyuz?
Yürüyüşü, saçının dökülüşü—
Anımsar mıyız, anımsıyor muyuz?
Bir anıdan başka nedir ki sevgimiz?

Oruç Aruoba


Ey sevimli ay, anımsamak gene de güzel,
yapmak muhasebesini acı yılların.
Ne kadar sevimlidir bir bilsen!
Hüzünlü olsa da geçmiş…

Giacomo Leopardi


son eskinin, artık unutulmuşun
bir yorumu en yakın katmandaki
yara gibi taze anı.

Anımsadıkça bilecek insan
neyi unutmaması gerektiğini.

Ahmet Oktay


anımsamalıyım tabi
andaç hafıza kaybıdır
anımsamalıyım
insan yarının kaybıdır

Kenan Çağan


dönüp bakılır son kez
parmaklardaki şefkat azalır
anımsanmaz hangi kadaya gönül borcumuz kaldığı
anımsanmaz:
hâlâ kısa seyirdir dünyada insan
ağır iyiliğim, sevgilim
uzun ayrılık oldum, öyle farz et
yürüdüm, tükendim
‘her kayanın gediğinde ağladım’
gıyâbında yargılandı kalbim
anladım: buymuş bana kısmet

Kemal Varol


Anılar bitti artık, anımsamak istemiyorum;
Belleğimi ölüm almış,


Yaşamın sonu yok.
Bütün günler
Bizim.
Vakit geçti diyerek sen de
Bırakacaksın beni, durunca de

olanı
ah! öfke için geç
çok geç artık sahrada unutulan gökyüzü için.

Birhan Keskin


Durur bellek çizmez olur
bu bir tehdit midir hayatımıza
anımsamak o daha mı bü- yüktür yoksa?

Gülten Akın


Anımsayamıyorum tek tek hiçbirini
Zaten
Duymuyorum böyle bir gereksinmeyi de
Bir alaşım halinde olup bitenleri
Acılar, ölümler ve bütün sevgisizlikler
Ve ödetilmesi bütün bunların

Edip Cansever


Beni cam kırıklarıyla anımsasın insanlar, savrulan bir yaprak hüznü ve dağınıklığı ile… Yükümü yanlış bedestanlara çözdüm.

Şükrü Erbaş


beni böyle anımsa, böyle düşün istiyorum
gülümseyen bir adam, ağlar gibi, sarsak
 
Ahmet Erhan


Çok güzel günler yaşamıştı, çoktu...
Hepsini hatırlamaya dermanı yoktu.

Mihail Yurgeviç Lermontov


Bitiriyorum burada
Bütün silahlarımı içime akıtarak
Beni bu hayata bağlayan halat, gitgide inceldi
Ve gitgide soldu yüzüm
Aramam gereken dostlarımın adreslerini unuttum.
Ayışığı alnıma vurmuyor geceleri
Yıldızlara artık bakamıyorum.

Ahmet Erhan 


Huzursuz, üşümüş, tehlikeye maruz
Dışım buz kesmiş, yüreğimde buz
Yaslı bir beste, yüreğimden
Beynime doğru yükselirken
Hatırladım ki birden,
Bu kent benim sürgün yerim
Kendimi buraya süren mi? O da ben.

Hüsrev Hatemi


Unutma, belleğin zindanındı senin,
düş gücün özgürlüğün.
Böylece dolaşıp durdun bir süre
dilini anlamadığın insanlar arasında,

Cevat Çapan


O kadar kolay değil unutmak
Ölüm bile istemez olur adamı gün gelir
Son anda göze ilişen bir çiçek,
Uzaktan duyulan bir çocuk sesi...

Ahmet Erhan


Seni dünya üzerinde tek başına yankılanan boş bir ev gibi bırakıp gittiğimi unutmadım.

Kemal Varol unutmak




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Sabah Sevgiyle Uyandır Beni

Acımın alnından öperek uyandır bir sabah beni dışarıda güneşi ve baharı yağarken yağmur. Yüreğimde bir müzikle uyandır beni tüy parmaklarını ağrıyan yerlerimde gezdir. Saçlarımdan zamanı geçirerek uyandır bir sabah. Sen günün şiiri ol, ben şarkını besteleyeyim. Sen narin bir nar fidanı gibi salın rüzgarda ben yanında yaralı bir dize gibi durayım. Aşk ve Şiirle barışan bir dünyaya uyandır bir sabah beni. Fikret Demirağ

Bercestelerim

Ağlamak   Anne Aşk Ayrılık Baba Babalar ve Oğullar Bellek Cahit Zarifoğlu Cemal Süreya Çay Çocuk/luk 1 Çocuk/luk 2 Çocuk/luk 3 Çocuk/luk 4 Çocuk/luk 5 Çocuk/luk 6 Dargınlık/Küslük Elif   Ev Fihrist Gam Gitmek Gelincik Gülüş Güneş Güvercin Hande Hatırla/mak Hüsrev Hatemi Hüzün İbrahim Tenekeci İhtiyarlık İmam-ı Şafiî İntihar İskele İstanbul Kader Kar Kalp 1 Kalp 2 Kalp 3 Kalp 4 Kalp 5 Kenan Çağan Kiraz Kulbe-i Ahzân Kuş Mahmud Derviş Mezar Mum ile Pervane Müntehirler Ölüm Pencere 1 Pencere 2 Rakı Sandal Seçtiklerim 1 Seçtiklerim 2 Sigara 1 Sigara 2 Sonbahar Suskunluk ...

Abbas Kiyarustemi ile Şiir, Sinema ve Müzik

Şiir, Sinema ve Müzik -Sanırım bu kitapların bir kısmı da çeviriydi?  Evet, çok sayıda kitap çevrilmişti. Veya örneğin tefrika eserler. -Dergilerde yayımlananlar mı? Evet, dergilerde çıkıyordu ve çocukların vaktini alıyordu. - Mesela otuz seneden fazla yayımlanan Hândenihâ dergisinde 1940-1941'den 1979 Devriminden birkaç sene sonrasına kadar.   Bize iyi bir kitap tavsiye edebilecek düzgün bir insan bulmak için aşırı şanslı olmalıydık. -Hangi dönemde? Lise döneminde Lisenin ilk yıllarında. -Muhtemelen bunun bir sebebi da, kitapların basım ve yayımındaki eksikliklerdi. Sonuçta basım ve yayım endüstrisi o dönem çok gelişmemişti ve bu nedenle kitaplar olması gerektiği gibi ulaşılır değildi. Tabiatıyla. Evet. Mesela lisedeyken okuduğum veya arkadaşlarla elden ele gezdirdiğimiz bazı kitaplar vardı. - Yani değis tokuş ediyordunuz? Evet, daha ziyade kitap değiş tokuş etmek söz konusuydu. Kitap satın almanın yaygın olduğunu hiç hatırlamıyorum. - Okuduğunuz lisede kütüphane yok muydu? D...

Sevginin Ardından

Sevginin ardından yürüyen uyku Sevişmeyi değil, seni bütünler Yüzünün ülkesi sınır tanımaz Bırakır geceyi o ince keder Bütün tarihini sırtına vurup Denizi üç günde geçen serçenin Bir seher vaktinde soluk soluğa Tünediği dalda şenlik gibisin Ülkü Tamer

Râbia Hâtun Şiirleri

Pâyın sadâsı gelse de sen hiç gelmesen Men dinlesem kıyamete dek, vuslat istemem! Bulsam izinle semtini, ol semte irmesem Aşsam zamanı hasretin encâmı gelmeden * Aslı yok bir hayâldir cânân Şekl-ü-reng-î muhâldir cânân! Bulamazsın cihânı devr etsen. Bir görünmez cemâldir cânân! * Olsandı sen semâ, olsandı sen havâ, Alsamdı men senî dem dem, nefes nefes! Olsandı sen zaman, olsamdı men mekân, Eflâki dolduran bir aşk olurdu bes! * Bir kâsedir alav dolu gönlüm, yanâ yanâ Men tâ senün yanunda dahî hasretem sanâ! Yaşlar dökende söndüremez âteşimi sû: Sunsan elünle kaanumu içsem kanâ kanâ! * Bir bâde olsa, lezzeti sevdâya benzese; Bil dilber olsa, hasreti sahbâya benzese; Hicrân visâle tarziyye hissiyle yüz sürüp Demler çekince bülbül-i şeydâya benzese! * Bin mevsimi var, âlem-i dil başka bir âlem Bülbül gibi güller de o âlemde dem çeker Batmaz güneş, olmaz gece, geçmez dem-i vuslat Deryâsı da kevser gibidir; gıbta eder cem! * Cânân olaydı cânım, hicr...

Cesedi Nereye Gömelim

Cesedi nereye gömelim Bir bebeğin Yeni çıkan dişine derim O dişin o görünüşüne derim Ona mor ona mavi, ona gül rengi süt versin Ona ilk o ağızdan çıkacak kelimeler öğretsin Ama sarıp sarmalar mı ki Bir ceset bir bebeği Güvenli bir yer dedim, aklımdan öyle geçti Eşeleyen çok son günlerde gömütlükleri Ve düşündüm Bir yüzük bir mezar taşıdır parmakta belki Dinle bak ne diyeceğim Rüyamda bir deli gördüm geçenlerde Tanıdığım bir deli Ama görmesem hatırlamazdım bile Geçiyordum, yol kenarında, pencereden az içerde Bir kadının kolyesini çözüyor mu, takıyor mu? Yüzündeki ışık değil kadının, ışığın ruhu Duruyorum: Bu boyun onun boynu? Soruyorum: Bu niye böyle? Birdenbire bir koridorun sonuna çıkıyor yolum Eski bir arkadaşın karısı bekliyor orda beni Çok olmuş görmeyeli, böyle güzel miydi Ve ilk kez gergin değil, bildim bileli - Sonra bize bir haber indi Yılların gagasındaki her şey ahenkli Şimdi aranız nasıl diyecektim ki Bu sözle bitiverdi üniversitenin Cıvıl ...

Ayrılık Provaları

I.  olmadım!  dağların sabrına sığındığımdan beri olduğum yok artık benim. bulamadım, taş neden yüzünü döndü bana ne söyleyecekti eğilip baktığım su rüzgâra kapılmış sağrısı o atın bana ne dileyecekti? âh ki durmadım dünyada soluklanmak için.  koyun koyuna uyuduğumuz tepedeki çimenlikten beri çok vaadiyle dünyanın çok gözler gelip geçti canımdan ama olmadım!  hepsi birdi sevgilim nasılsa sonunda hepsi birdi.    II.   filizkıran fırtınasıydı hayatım! iyi hatırla! kimin yüzüyle gelmiştin bana bir begonvil, bir serçe, bir sabah ıslığı kimin yüzüyle hayatım? ayrıldığımızda kimdik şimdi hangi gövdenin içindeyiz küçük bir çıngırak çalarken sabahları.. bağışla! bazı zamanlar unutuyorum yola uzun bakmayı. bazı şarkılardan geçmeyi örneğin: famous blue raincoat, zu were, in your room ya da o kemanlar  bir filmden arta kalan o yara. nerede battı kadırgam ben bile hatırlamı...

Abbas Kiyarüstemi ile Sinema Dersleri

Size öğretecek hiçbir şeyim yok. Aslına bakarsanız, buna benzer toplantılarda üstlendiğim vazifeyi katiyen öğretmenlik olarak değerlendirmiyorum çünkü bu kelimeden hazzetmiyorum. Kendilerini genç yönetmenlerle konuşurken bulan bazı insanlar itaat edilmesi gereken belli başlı “kurallar"ın var olduğu hususunda diretirler. Ancak sinema belirli bir metodolojiye ya da fikirler dizisine bağlı değildir. Yönetmenlik, diğer pek çok şeyin öğretildiği yöntemle öğretilemez, bu yüzden bu haftanın tartışmasız öğretiler bütünü olarak ele alınmaması gerektiğini söylüyorum. Belli bir yaşa gelmiş olmama rağmen (burada bulunanların hepsinden yaşlıyım) asla tavsiyelerde bulunan ya da insanlara işlerini ne şekilde yapmaları gerektiğini söyleyen birisi olmadım. Vazifem, yalnızca fikir vermek ve pek çok yöntemin arasında olan ve bugüne kadar da gelişmeye devam eden kendi yöntemlerim hakkında konuşmak. Daha önce bunun gibi pek çok atölye çalışması gerçekleştirdim ve her birinden bir şeyler öğrendim. Böyl...

Abdülbâki Gölpınarlı

  Ihlamur'dan Teşvikiye'ye uzanan yokuşun üst ucunda, sık sık rastladım ona… Beyaz saçların üzerine itinayla oturtulmuş siyah berenin altında pembe, güleç bir yüz; daha bir itinayla kesilmiş uzun, beyaz ama yer yer hafif sarımtrak bir sakal, kalın bir baston ve ceketin altında yakasız bir gömlek…           Ne zaman görsem, bir hareket fark ederim dudaklarında… Her an bir dua, yahut nefes veya mersiye okumakta olduğunu çok sonraları öğrenecektim…        1970'li senelerdi… Yolda, her ay, en az iki defa karşılaşırdık… Bizim Teşvikiye'nin sakinlerinden değildi… İsmi de, cismi de, ne iş yaptığı da merak olmuştu ve hiçbirşey bilmiyordum hakkında… Sadece bir sırrını çözebilmiştim: Yokuşun yukarısındaki camiin hemen yanıbaşından kalkan Karaköy dolmuşuna bindiğini…         Hatta bir defasında, Kadıköy'de tesadüf etmiştim… İskelenin birkaç yüzmetre ilersinde, daracık bir sokakta, zeytinyağı satan dükkânın önünde… İmbikten...

Ölmüş Bir Dosta Açık Mektup...

Sevgili Cem, Gecenin bir saatinde, ansızın düştü içime bu satırları sana gazetedeki köşemde yazmak. Hem zaten senin de gazeteci olduğunu düşündüm, hem de şöyle dedim kendime: "Mademki kimi zaman, bir kültür ve uygarlık konusudur diye, dostluk üzerine yazıyorsun, neden bir kez de sapına kadar yaşanmış bir dostluğu yazmayasın! Bir zamanlar çok ender bulunur bir uygarlık adası oluşturduğunuzdan niye söz etmeyesin?" Ve üstelik bunu yapmanın tam zamanı da. Çünkü hiç hazır olmadığım bir yaza girmek üzereyim ve çünkü geçen kışın soğuklarında, şimdi senin rüzgârlı bir tepesinde uyuduğun bu kentteki son sevdiklerim, beni, sevdiğim için öldürdüler! Evet, sevgili Cem, sen ve baban Şeref Serdengeçti, ölümünüzden bu yana geçen yıllar boyunca hep daha güçlenen bir sevgiyle süzülüp bana geri geldiniz. Ben de, zaman ve geçmiş kavramlarının ne kadar acizleşebileceğini ilk kez sizlerin zaman-ötesi sevgileriniz le anladım. Erken ölümün, ilişkimizi bitiremedi. Tıpkı babanla da hiçbir zaman bi...