Ana içeriğe atla

Denizler geçiyor içimden

Denizler geçiyor içimden.
Dalga,dalga
denizler.
Köpük, köpük.
Dalgalı denizler içimden geçen.
Soluk mavi,
sonsuz mavi,
açık mavi.
Biraz uçuk mavi,
biraz kaçık mavi denizler.
İçim geçiyor.
İçimden gözlerin gibi denizler geçiyor .
Her geçen denizde, içim biraz daha çırpınıyor.
Kesilen hayalarına ağlıyor Uranos.
Bir damla kan,
bir damla hayat sızıyor denizin en mahrem yerine.
Kesilen hayalarına ağlıyor Uranos.
Ağlıyor deniz.
Ddeniz ağlıyor haykırarak kaybettiği bekaretine
bacak aralarından süzülüyor Uranos bembeyaz köpük köpük,
tüm erkekliğiyle.
Yok edilen doğmamış çocuklara hayat sunan.
Bir damla kan ,
bir damla hayat sızıyor denizin en mahrem yerine.
İçimden geçen denizin rahminde döllenen güzellik.
Kasıklarında doğum öncesi o sızı.
ve
Kasıklarında doğurmanın o hazzı saklı denizler..
Köpük,köpük kıyıyan vuran güzellik Aphrodit.
Her doğumda ve her sevişmede yeniden kaybedilen bekaret.
Masumiyet.
Ve yeniden denizin bacak aralarından süzülen köpük.
Arzu,
Sehvet.
Sevişme sonrası yataklarda uçuşan
Defne kokusu.
Yaban mersini kokusu.
Sonbahar sürgünü kokusu.
Amber kokusu.
Kıyılarıma vuran güzellik Aphrodit.
Denizler geçiyor içimden.
İçimde geçen denizlerin içinde dalgalanıyor.
ince ince yalıyor kıyıları sehvet.
Baştan çıkarıyor teni.
Teni tenden sıyırıyor.
Usul usul sızıyor ruhlara ilk fahişe Gahi.
Dokunma .
Sevişme.
Çıldırma.
Çıldırtma.
Dokun.
Seviş.
Çıldır.
Çıldırt.
Ve kabullen içindeki
her sevişme sonrası öldürdüğün hayvanı.
Denizler geçiyor içimden.
İçimden geçen denizlerde batan gemiler.
İlk ihanet ,
İlk aldanış.
İlk cinayet.
Tekrar tekrar Habili öldürüyor Kabil.
Kan sızıyor topraktan tüm soylara.
ilk böylebulanıyor ihanete aşk,
ilk böyle bulanıyor kan insan dölüne.
Kendi mezarını kazıyor insan.
Tekrar
tekrar.
tekrar
tekrar ölüyor, öldürürken.
Ve her defasında ihanete bulanmış aşklara
sevdalanıyor.
Bir karga geceye boyuyor sabahı.
Bir karga öldürdüğü kendi soyunu gömüyor toprağa.
Tekrar tekrar Habili öldürüyor Kabil.
Tekrar tekrar ölümü seçiyor Habil.
Yeniden yeniden gömüyor Habili Kabil.
İnsan kendi soyunu gömüyor toprağa.
Ve ben tekrar tekrar seni seviyorum.
İhanetle sarmaş dolaş aşkını bile bile
yeniden aşk
yeniden sen
ve yeniden.....
Denizler geçiyor içimden.
içimden geçen denizlere karışan dingin ırmaklarda serinliyor pembe beyaz nilüferler.
Yemyeşil sularla hesapsız sevişen bahar rüzgarlarına karşı,
sarı süzgün gün ışıklarında tarıyorsun saçlarını.
Uzak çok uzaklardan en güzel şarkılarıyla sesleniyor Eftelya.
aşk vuruyor kıyıya.
ve ben çılgınca aşk'ı emzirmeni istiyorum göğüs uçlarından.
Saçlarını serdiğin yataklarda teninin tuzuyla kavruluyorum.
Bir kuş deliriyor yüreğimin orta yerinde.
Kasıklarımda dört nala koşuyor doru kısraklar.
Bir arı misali ağzının içinden topluyorum binbir çiçek özünü.
Parmak uçlarım anlatıyor bembeyaz tenine güzel aşk masalını.
Fıskırırak, çağlayarak akarak karışıyor insanlığın özü, özüne.
Kapatma, aç ayışığı tozuyla sürmelediğin gözlerini.
Arzu,
Sehvet.
Sevişme sonrası yataklarda uçuşan
Defne kokusu.
Yaban mersini kokusu.
Sonbahar sürgünü kokusu.
Amber kokusu.
Leylak kokusu.
Tekrar sevişelim kokusu.
Yuvarlandığımız tepelere tekrar tırmanalım kokusu.
Sen kokusu
Ben kokusu
O tarifsiz erkek ve kadın kokusu.
Aşk kokusu.
Uzak cok uzaklardan en güzel şarkılarıyla sesleniyor Eftelya.
Kesilen hayalarına ağlıyor Uranos.
Habili öldürüyor Kabil.
Bir dalganın köpüğü vuruyor kıyıya
sen sin kıyıyan vuran güzellik .......
Denizler geçiyor içimden.
Gemiler içimden geçen denizlerde yol alıyor.
Ve elimde en bildik aşk vedalarına
bayrak mendiller sallanıyor.
Mendillerden soluk mavi denizlere damlıyor gözyaşları.
Gözyaşlarını içinde saklıyor istiridyeler.
ve kim gerçekten biliyor gözyaşlarımız mı,yoksa bir kum tanesimidir inciler.
Eftelya ayrılığa serenatlar okuyor cığlık cığlık,
Avaz avaz.
Feryat fıgan.
Denizkızlarının saçlarında parıldıyor en karanlık gecemizde, deniz yıldızları.
ve
o denizkızları baştan cıkartmak için,
içimden geçen denizlerdeki o gemiciyi
en parlak yakamozlarla yıkanıyor hiç kimsenin görmediği.
Denizler geçiyor içimden.
içimden sen geçiyorsun.
içim geçiyor.
uyumak için.
uyanıyorum.

Zeynep Didem

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bir Sabah Sevgiyle Uyandır Beni

Acımın alnından öperek uyandır bir sabah beni dışarıda güneşi ve baharı yağarken yağmur. Yüreğimde bir müzikle uyandır beni tüy parmaklarını ağrıyan yerlerimde gezdir. Saçlarımdan zamanı geçirerek uyandır bir sabah. Sen günün şiiri ol, ben şarkını besteleyeyim. Sen narin bir nar fidanı gibi salın rüzgarda ben yanında yaralı bir dize gibi durayım. Aşk ve Şiirle barışan bir dünyaya uyandır bir sabah beni. Fikret Demirağ

Bercestelerim

Ağlamak   Anne Aşk Ayrılık Baba Babalar ve Oğullar Bellek Cahit Zarifoğlu Cemal Süreya Çay Çocuk/luk 1 Çocuk/luk 2 Çocuk/luk 3 Çocuk/luk 4 Çocuk/luk 5 Çocuk/luk 6 Dargınlık/Küslük Elif   Ev Fihrist Gam Gitmek Gelincik Gülüş Güneş Güvercin Hande Hatırla/mak Hüsrev Hatemi Hüzün İbrahim Tenekeci İhtiyarlık İmam-ı Şafiî İntihar İskele İstanbul Kader Kar Kalp 1 Kalp 2 Kalp 3 Kalp 4 Kalp 5 Kenan Çağan Kiraz Kulbe-i Ahzân Kuş Mahmud Derviş Mezar Mum ile Pervane Müntehirler Ölüm Pencere 1 Pencere 2 Rakı Sandal Seçtiklerim 1 Seçtiklerim 2 Sigara 1 Sigara 2 Sonbahar Suskunluk ...

Der(le)diğim Kiraz Şiirleri

Ah, kiraz çiçekleri Keşke sizin gibi Düşebilseydim. Masaoka Shiki Kiraz devşirmeye gitmiştin hani Çilek kokuyorsun vakte yabani Unutma sana bergüzarım var İntizarım yoktur, inkisarım var. Bahaettin Karakoç Bir yolcunun Kiraz çiçeklerini döken rüzgarında, Dönüp baktım arkama. * Ne büyük bir suç, Kiraz çiçekleriyle kendinden geçmiyor, Kyoto’nun bayanları. * Bir yaprağı Eğleniyor uzakta, Dökülen kiraz çiçeğinin. * Dökülen kiraz çiçeklerini, Durdurmanın bir anlamı Yok ki. * Dağ kirazı, Anılarım var Eski bir dosta rastlamış gibi. * Kiraz çiçeği işte, Kolumun üstüne Telaşla dökülen de. Takahama Kyoshi kiraz bahçelerinden geliyordum yakamda hınzır çocukların gülümsemeleri seni sevmekten geliyordum bir çeşit yalansızından sevda cümleleri tren yolculuklarında kiraz bahçelerinin resmi geçitleri Betül Dünder büyümek kiraz bahçelerinden kaçmakmış ya ben ne anlamıştım Betül Dünder İtiyorum onu, iti...

Ölmüş Bir Dosta Açık Mektup...

Sevgili Cem, Gecenin bir saatinde, ansızın düştü içime bu satırları sana gazetedeki köşemde yazmak. Hem zaten senin de gazeteci olduğunu düşündüm, hem de şöyle dedim kendime: "Mademki kimi zaman, bir kültür ve uygarlık konusudur diye, dostluk üzerine yazıyorsun, neden bir kez de sapına kadar yaşanmış bir dostluğu yazmayasın! Bir zamanlar çok ender bulunur bir uygarlık adası oluşturduğunuzdan niye söz etmeyesin?" Ve üstelik bunu yapmanın tam zamanı da. Çünkü hiç hazır olmadığım bir yaza girmek üzereyim ve çünkü geçen kışın soğuklarında, şimdi senin rüzgârlı bir tepesinde uyuduğun bu kentteki son sevdiklerim, beni, sevdiğim için öldürdüler! Evet, sevgili Cem, sen ve baban Şeref Serdengeçti, ölümünüzden bu yana geçen yıllar boyunca hep daha güçlenen bir sevgiyle süzülüp bana geri geldiniz. Ben de, zaman ve geçmiş kavramlarının ne kadar acizleşebileceğini ilk kez sizlerin zaman-ötesi sevgileriniz le anladım. Erken ölümün, ilişkimizi bitiremedi. Tıpkı babanla da hiçbir zaman bi...

Sevginin Ardından

Sevginin ardından yürüyen uyku Sevişmeyi değil, seni bütünler Yüzünün ülkesi sınır tanımaz Bırakır geceyi o ince keder Bütün tarihini sırtına vurup Denizi üç günde geçen serçenin Bir seher vaktinde soluk soluğa Tünediği dalda şenlik gibisin Ülkü Tamer

Ayrılık Provaları

I.  olmadım!  dağların sabrına sığındığımdan beri olduğum yok artık benim. bulamadım, taş neden yüzünü döndü bana ne söyleyecekti eğilip baktığım su rüzgâra kapılmış sağrısı o atın bana ne dileyecekti? âh ki durmadım dünyada soluklanmak için.  koyun koyuna uyuduğumuz tepedeki çimenlikten beri çok vaadiyle dünyanın çok gözler gelip geçti canımdan ama olmadım!  hepsi birdi sevgilim nasılsa sonunda hepsi birdi.    II.   filizkıran fırtınasıydı hayatım! iyi hatırla! kimin yüzüyle gelmiştin bana bir begonvil, bir serçe, bir sabah ıslığı kimin yüzüyle hayatım? ayrıldığımızda kimdik şimdi hangi gövdenin içindeyiz küçük bir çıngırak çalarken sabahları.. bağışla! bazı zamanlar unutuyorum yola uzun bakmayı. bazı şarkılardan geçmeyi örneğin: famous blue raincoat, zu were, in your room ya da o kemanlar  bir filmden arta kalan o yara. nerede battı kadırgam ben bile hatırlamı...

Bu gece en hüzünlü dizeleri yazabilirim

xx. Bu gece en hüzünlü dizeleri yazabilirim Şöyle diyebilirim: ''Yıldızlı bir alemdir gece, Ve o mavi kümeler titreşir uzaklarda.'' Bir şarkı tutturmuş dolanır gökte gece rüzgarı. Bu gece en hüzünlü dizeleri yazabilirim. Sevdim onu ben, severmiş o da beni meğer. Böyle gecelerdeydi, sardım onu kollarımın arasında. Öptüm, kim bilir kaç kere, altında sonsuz göğün. Sevdi beni o, meğer ben de sevmişim onu. Yürek bu, nasıl dayansın o iri, durgun gözlere. Bu gece en hüzünlü dizeleri yazabilirim. Düşünüp benim olmadığını. Hissedip yitirdiğimi. Kulak vermek engin geceye, daha da engin o gidince. Ardından bir dize düşer gönle, çimende çiğ misali. Ne gelir elden sevdam onu tutmaya yetmediyse. Yıldızlı bir alemdir gece, yoktur yanımda o sevgili. İşte hepsi bu. şarkı söylüyor biri uzaktan uzağa. Yitirişimle onu ruhum da yitirdi neşesini. Gözlerim arar onu peşinden yetişsin diye. Bu yürek arar, ama yoktur artık o sevgili. Aynı gecedir ağartan aynı saç...

Abbas Kiyarustemi ile Şiir, Sinema ve Müzik

Şiir, Sinema ve Müzik -Sanırım bu kitapların bir kısmı da çeviriydi?  Evet, çok sayıda kitap çevrilmişti. Veya örneğin tefrika eserler. -Dergilerde yayımlananlar mı? Evet, dergilerde çıkıyordu ve çocukların vaktini alıyordu. - Mesela otuz seneden fazla yayımlanan Hândenihâ dergisinde 1940-1941'den 1979 Devriminden birkaç sene sonrasına kadar.   Bize iyi bir kitap tavsiye edebilecek düzgün bir insan bulmak için aşırı şanslı olmalıydık. -Hangi dönemde? Lise döneminde Lisenin ilk yıllarında. -Muhtemelen bunun bir sebebi da, kitapların basım ve yayımındaki eksikliklerdi. Sonuçta basım ve yayım endüstrisi o dönem çok gelişmemişti ve bu nedenle kitaplar olması gerektiği gibi ulaşılır değildi. Tabiatıyla. Evet. Mesela lisedeyken okuduğum veya arkadaşlarla elden ele gezdirdiğimiz bazı kitaplar vardı. - Yani değis tokuş ediyordunuz? Evet, daha ziyade kitap değiş tokuş etmek söz konusuydu. Kitap satın almanın yaygın olduğunu hiç hatırlamıyorum. - Okuduğunuz lisede kütüphane yok muydu? D...

Şiir her okumada farklı gösterir kendisini

Şiirin, ağırlıklı olarak elitlerin etkinlik alanında bulunduğu Batı dünyasının aksine hayli uzun dizeleri ezberlemiş okuma yazma bilmeyen İranlılar vardır. İran, şairlerin mezarlarının süslendiği, televizyon kanallarında ezbere okunan şiirlerden başka bir şeyin gösterilmediği bir ülkedir. Büyükannem ne zaman bir şeyden şikâyet etmek istese veya bir şeye beslediği sevgiden bahsetse bunu şiir yoluyla yapardı. İran’ın nispeten sıradan insanları beraberlerinde hayat felsefelerini de taşırlar, bu da şiirdir. İş film yapmaya geldiğinde, teknik noksanlarımızı telafi edecek bir hazinedir bu.  Bir defasında, İran sanatının temelinin şiir olup olmadığını sormuşlardı bana. Ben de bütün sanatların temelinin şiir olduğunu söyledim. Sanat, açığa çıkarmadır, yeni bilgilerin yorumlanmasıdır. Gerçek şiir de benzer şekilde, bizi yüceltir. Her şeyi alaşağı eder ve bizim müzmin, alışılmış ve mekanik rutinlerimizden kaçmamıza yardım eder; bu da keşfe ve ilerlemeye giden ilk adımdır. Aksi durumda, insa...

Abbas Kiyarüstemi ile Sinema Dersleri

Size öğretecek hiçbir şeyim yok. Aslına bakarsanız, buna benzer toplantılarda üstlendiğim vazifeyi katiyen öğretmenlik olarak değerlendirmiyorum çünkü bu kelimeden hazzetmiyorum. Kendilerini genç yönetmenlerle konuşurken bulan bazı insanlar itaat edilmesi gereken belli başlı “kurallar"ın var olduğu hususunda diretirler. Ancak sinema belirli bir metodolojiye ya da fikirler dizisine bağlı değildir. Yönetmenlik, diğer pek çok şeyin öğretildiği yöntemle öğretilemez, bu yüzden bu haftanın tartışmasız öğretiler bütünü olarak ele alınmaması gerektiğini söylüyorum. Belli bir yaşa gelmiş olmama rağmen (burada bulunanların hepsinden yaşlıyım) asla tavsiyelerde bulunan ya da insanlara işlerini ne şekilde yapmaları gerektiğini söyleyen birisi olmadım. Vazifem, yalnızca fikir vermek ve pek çok yöntemin arasında olan ve bugüne kadar da gelişmeye devam eden kendi yöntemlerim hakkında konuşmak. Daha önce bunun gibi pek çok atölye çalışması gerçekleştirdim ve her birinden bir şeyler öğrendim. Böyl...