Ben ne susuyorum, sen ne anlıyorsun… Bir kılıcın üstünde yazıyordu bütün bunlar Artık dostlarım bunu bir kenara yazsın, bu uzun soluklu ölümü Ömrümüz galiba ölülere üzülmekle İmrenmek arasında geçip gidecek İnsan tekrara düşen bir canlıdır gerçek Her ölüm düşülen bir tekrar değilse nedir Her bungunluğun ardından yağmuru Her yağmurun ardından güneşi beklememiz. Bundandır Sana uzaksa elbet birilerine yakındır Hangi açıdan bakarsan bak acı değişmez sadece Bize gelişi böyle bu kaderin Ölenin önce hep yaşını sorarlar Hal bu ki yaş ölümün umrunda değildir Ölüm bazen, geceleyin tüm pencerelerden yükselen bir sessiz harftir Fısıldanır uykudaki ruhlarına şehrin Sonra tutmayan aşılar Ansızın karşımızda beliren bir duvar Her şey ile hiç bir şey arasında En sahici olan şey olarak ölüm Sağ gösterip sağ vurur, hiç aldatmamıştır Hiç bekletmez, geç kalmaz kavline Tüm yarım kalan sulardaki aksilik Ölülerin hafızasındaki yeri bu dünyanın Yarım kalmış ekmekteki pay nafiledir Yı...
"Çiçeğin açması da bir tür şiir belki - Bilmiyorum"